Fırın Kardeşliği – Gökhan beyin fırını

Fırın kardeşliğinin yeni bir üyesi var.

 Fotoğraf: Şenol İrtem

Yanlış bir tesbit yapmadıysam Gökhan bey Eskişehir Seyitgazi ilçesi Ispas (Yeşiltepe) isimli şirin bir köyünden.

Sözü Gökhan beye bırakıyorum:

Sayın Meyvelitepe sitesinin sakinleri,
Babam Muharrem İğdeli, Eniştem Yunus Yurdakul, ben Gökhan Sunal ve oğlu Deniz Sunal, Eskişehir’in Seyitgazi İlçesi’nde bir köy fırını yaptık. Ispas köyündeki 3 dönümlük bahçemizde küçük bir kulübemiz, kaynak suyumuz, 100’e yakın meyve ağacı ve asma mevcut. Aynı zamanda bahçenin dışında kalan yaklaşık 16 dönüm yerde ise badem ve ceviz fidanlarımız büyümekte. Aslında fırın yapma fikri ilk olarak geçen sene aklıma geldi. Ancak bir türlü fırsat bulamadık. Buna rağmen internetten bulduğum bilgiler doğrultusunda geçen yıl evin yanına topraktan küçük bir tandır yaptım. Artık tenekede yaptığımız tavuğu, tandırda pişiriyoruz. Ancak tandırı yaparken fotoğraf çekemedim ve gerçekten çok üzüldüm. Seneye daha büyüğünü yapmayı düşünüyoruz. Bu kez kesin fotoğraflarını sizlerle paylaşacağım.

Bu yıl ise fırın yapma fikri hep kafamdaydı ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Ramazan bayramında bir araya geldiğim eniştem Yunus Yurdakul, bahçeye fırın yapmamız konusunda ön ayak oldu. Bunun üzerine 1 hafta sonra izin alarak Ankara’dan Eskişehir’e gittim. Eniştem Yunus Yurdakul ile önce İnternet sitenizdeki Fırın Kardeşliği bölümünde bulunan fırınları ve nasıl yapıldıklarını inceledik. Çeşitli notlar aldık, epey tartıştık ve kafamızda bir plan oluşturduk. Eskişehir’deki evin mutfağı değişmişti ve 5 cm kalınlığında 80’e 60 ebatlarında bir tezgâh mermeri artmıştı. Onu yanımıza aldık, yolda da mermercilere uğrayarak kullanabileceğimiz parçalardan topladık. Bu arada hem fırının kubbesinde, hem de ağzında kullanmak üzere sanayiden 2-3 mm kalınlığında 10 cm genişliğinde çeşitli uzunluklarda saç kestirdik.

İlk gün, önce Seyitgazi’deki fırınımızı inceledik. Ardından evin arkasındaki metruk durumda bulunan ahırın üst kısmından kara kiremitleri topladık. Seyitgazi bölgesindeki fırınlar genellikle yarım koni biçimindeki kara kiremitlerden yapılıyor. O gün tüm malzemeyi köydeki bahçeye taşıdık. Bu arada babam Muharrem İğdeli, köyün karşısında, Eskişehir Afyon karayolunun sağ tarafında yer alan, Lalelik adlı bölgeden tenekelerle kırmızı toprak getirdi. Buradaki toprak genelde barajların yapımında kullanılıyor. Geçen sene tandırı da bu topraktan yapmıştım.

 
Yaklaşık 15 teneke kırmızı toprağı 1 çuval samanla karıştırdıktan sonra suyla kardık. Samanlı yoğun bir çamur elde ettik. Oğlum Deniz Sunal’ın katkısı da işte burada ortaya çıktı. El ve ayaklarıyla çamura dalarak, çamurun kıvama gelmesini sağladı. (kendisinin geldiği kıvamı söylememe sanırım gerek yok) Ardından fırını yapacağımız yeri çimentoyla düzledik.

 
Ertesi gün ise bir miktar tuğla, ateş tuğlası, baca tuğlası ve iri tuz alarak bahçeye gittik. Cam kırığı elde etmek için şişe bulmak ise hiç de zor olmadı. (Bahçemiz tekel’den bu konuda plaket almıştır) Babam Muharrem İğdeli’nin koordinasyonunda, eniştem Yunus Yurdakul’un deneyimi ve ustalığında besmeleyi çekerek işe başladık. Fırının ebatları yaklaşık 90’a 110 oldu. Ön  kısmı ise yaklaşık 40 cm derinliğinde 60 cm genişliğinde planlandı.

Düzlediğimiz yere yapacağımız fırının ölçülerinde 2-3 cm kalınlığında cam kırığı doldurduk. Üzerini kaplayacak kadar da iri taneli tuz döktük. Ardından saman ile mayalanan çamuru üzerine sıvadık. (buradaki amaç yalıtımı daha da artırmaktı.) Daha sonra fırının ağız kısmına gelecek şekilde 80-60 ebatlarındaki mermeri yerleştirdik. Daha sonra ateş tuğlalarını tam ortaya gelecek şekilde koyduk. Kenarlara da parça mermerleri döşedik.

Sıra işin en zor tarafına, yani kubbeyi örmeye gelmişti. Eniştem Yunus Yurdakul burada ustalığını konuşturdu. Kara kiremitleri uzunlamasına ortadan mala yardımıyla bölerek çamurla kubbeyi örmeye başladı.

 
Kubbe yaklaşık 50-60 cm’ye gelince yuvarlamaya başladık. Bu arada ağız kısmı için kestirdiğimiz saç levhayı yerleştirdik ve kiremitleri de üzerine koymaya başladık. Bu aşamadan sonra kara kiremitleri de artık tüm ördük. Kubbe yaklaşık 1 metre yüksekliğine gelince kubbe için kestirdiğimiz saç levhaların ucunu 10’ar santim bükerek kubbe şekline soktuk. 3 adet saç levhayı yanakları kiremitlerin üzerine gelecek şekilde koyduk. Ardından onların üzerine gelecek şekilde kiremitleri tüm şekilde örmeye devam ettik. Kubbe yavaş yavaş kapanmaya başladı


Seyitgazi bölgesinde aşırı ısınan fırınları soğutmak amacıyla hava dolaşımını sağlamak için arka üst kısma bir delik bırakılır. Bu deliği de 2 kara kiremidi bu kez enlemesine ortadan bölerek yaptık. Koni şeklindeki 2 parçayı ağız ağza getirince deliğimiz oluştu. Bunu da üzerini çamurla sıvadık ve fırının yanması sırasında kapatmak için çamurdan bir tıkaç yaptık.

Bu arada babam Muharrem İğdeli de fırının ön kısmını yapmaya başladı. Delikli tuğlaları fırının ağzının üstünü geçecek şekilde 2 yandan birbirine çamurla döşedik. Daha sonra 2 demir lamayı paralel şekilde onların üzerine oturttuk. Baca tuğlalarını da 2 lama demirin üzerine yerleştirdik. 4 adet baca tuğlasını da çamurla yapıştırarak üst üste yerleştirdik. Baca tuğlalarının kenarında kalan kısmı da tuğlalarla kapadık. Artık fırınımızın 50 cm bir tepsinin girebileceği genişlikte bir ağzı olmuştu.

Bu sırada kubbe de tamamlandı. Yaklaşık yüksekliği 110 cm oldu. Bu aşamada ben fırını sıvama işine başladım. Fırını ellerim ile kalın bir tabaka oluşacak şekilde baştan aşağı sıvadım. O gün yorgun ama mutlu şekilde Seyitgazi’deki evimize gittik. Ertesi gün fırına kâğıt parçaları koyarak yaktık. Biraz duman çıkardı ama yandı. Daha sonraki gün bu kez çalı çırpı yaktık. Daha sonraki gün ise daha kalın odunlarla fırın iyice yaktık. Bu arada duman sızan yerleri de çamurla tekrar sıvadık. Ben ellerimle yoğurduğum hamuru fırında pişirdim. Fırın daha yaş olduğu için ilk deneme çok da iyi sonuç olmadık. Buna rağmen ekmek fena olmadı. Daha sonraki günlerde ise yağmur nedeniyle bahçeye çıkamadık. Ama ilk fırsatta fırını bir kez daha deneyerek sizlere sonuçlarını aktarcağız.

Bu fırın bize yaklaşık 50 liraya mal oldu. Çünkü malzemenin büyük kısmını kendimiz sağladık. Aslında şunun farkına vardık ki, fırını kullanmaktan çok yapmak bizim için büyük bir zevkti. Babam, eniştem, oğlum ve ben çok iyi vakit geçirdik. Böylesine güzel bir projeyi hayata geçirmekten de gurur duyuyoruz. Bu arada siz Meyvelitepe yetkililerine ve daha önce fırın yaparak bizlere yol gösteren “Fırın Kardeşlerimize” çok teşekkür ediyoruz. Umarız biz de birilerine yol yardımcı olabiliriz. Gelecek sene büyük bir kuyu tandır yapacağız. Onun fotoğrafları ile hikâyesini de sizlerle paylaşmayı çok isteriz. Tüm dostlarımızı da Eskişehir’in Seyitgazi ilçesine gelirlerse ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Gökhan beyin, eniştesi Yunus beyin ve Babası Muharrem beyin ellerine sağlık. Tabii, tepeden aşağıya çamura bulanan delikanlı Deniz Sunal’ı da unutmamak gerek.

Bu fırın biraz farklı tarzların bir arada yorumlanması olmuş. Eskişehir bölgesinde geleneksel fırınlara, fırın kızdığında kapatılan küçük bir baca deliği bırakıldığını biliyorum. Onlar da fırın ağzı bacasının yanısıra bir de öyle bir delik bırakmışlar.

Kullanılan malzeme ise geleneksel killi toprak ve samandan yapılan çamur. Doğru malzeme bulunup doğru yapıldığında çok dayanıklı olduğunu, refrakter özelliğinin de iyi olduğunu biliyoruz.

Eski tip kiremitlerin kırılarak kubbede kullanılmasına da eski fırınlarda çokça rastlamıştım. Yatay değil de fırın merkezine doğru dikey kullanılsaydı kiremitlerin inceliğinden dolayı her sırada hafif eğim verilerek bir-iki santim içeri kaydırılarak kubbe örülseydi daha mı pratik olurdu diye aklıma geliyor.

Fırının hemen hemen ortasına yakın bir mesafeye uzanan mermerden biraz endişelendim. Zaman zaman 300-400 derece ısı aralığına ulaşacak sıcaklıktan çatlar mı acaba diye.

Bir de kubbenin üstten tamamlanmasında yardımcı olarak kullanılan metal şeritler kalıcı mı, yoksa işi bittikten sonra geri alındı mı çok anlayamadım. Kalıcı olması durumunda metal genleşmesi ile kubbeyi çatlatır mı acaba?

Gökhan bey, o fırının önünde ailenizle birlikte sağlıklı, mutlu, keyifli zaman geçirmenizi diliyoruz.

4 Comments

  1. Fırın tabanında kullanılan mermer(CaCO3) sonuçta kireç taşı diye biliyorum ben,Bizans sarayında çıkan bir yangında değerli mermer heykellerin ateşin yüksek ısısıyla kirece dönüştüğü ve yangını söndürmek için kullanılan suyun etkisiyle eriyip gittiğini bir kitapta okumuştum.(eşsiz Knidos afroditi heykeli de bunlardan birisi).Arkadaşlar bu fırının tabanında mermer kullanmasa iyiymiş,dükkanımın karşısındaki pideci fırını yapılırken gözlemlemiştim,en alta çakıl taşı,üzerine sırasıyla kum,cam kırıkları ve iri tuz ve tuğla ile taban yapılmıştı,hatta cam şişeleri sabun torbalarına koyup elbirliğiyle kırmıştık,fırının mermer bölümü de en önde göstermelik konmuştu ve dediğiniz gibi çatladığı için bir kez değiştirildi.Yine de ellerine sağlık ,bu fırında pişirdiklerini ağız tadıyla yesinler,afiyet olsun diyorum.

  2. Bu fırın kardeşliği kısmında yaptıkları fırına 2.000 TL harcayan da var, 50.00 TL harcayan da. İkisi de fırın. En önemlisi keyfini sürebilmek…

  3. Gökhan Beyin ellerine sağlık çok güzel olmuş.bu arada köyünüz de gerçekten şirin bir köymüş.Ben de Yaşar bey gibi mermer için ikaz etmek istiyorum aşırı ısıda kirece dönüşebilir fırın içine kadar girmese daha iyi olurdu.keyifle bolca vakit geçeirmeniz dileğiyle.Bu arada meyvelitepeye teşekkürler ediyorum şu anda hozatta görev yapıyorum siteyi zevkle takip ediyorum.

  4. Merabalar,ismim Nazım Mazlumoğlu Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bulunan bahçeme, sitenizden etkilenip fırın yapmaya karar verdimAnkara’da kalaçlar diye fırın malzemesi satan firmadan gerekli malzemeleri aldıkdan sonra fırını yapmaya başladım.Firma yetkilisi fırını kesinlikle beyaz çimento kullanarak yapmamı önerdi çünkü beyaz çimento ateşte çürüme yapmazmış.
    Burada bende herkes gibi standart ölçüleri baz alarak yaptım.yani iç çap 110 cm.kubbe yüksekliği 55 cm.zemin 175 * 165 oldu.Şu anda yavaş yavaş ateş yakarak fırını ısıtmaya başladım kullandığım malzemeler sayacak olursak.Bu arada fırının isminide tulumtaş fırını koyduk.Ayrıca bana çok yardımcı olan komşum Muzaffer beye çok teşekkür ederim.

    1.3 kasa cam kırığı.
    2.250 kg.yıkanmamış kaya tuzu.
    3.150 adet harman tuğla.
    4.120 adet ateş tuğla.
    5.1 m2. multifiber izalasyon malzemesi.
    6.50 kg.şamot harcı.
    7.Ön fırın kapağı.
    8.Beyaz çimento,0,3 kum,mil,kireç,demir.
    9.Ön kemer için kemer taşı.
    10.Derece.
    11.Rabis teli,cam yünü
    12.Bahçede işe yarar diye beklettiğimiz mermer.
    Bu arada soru sormak isteyenler ve fotoları görmek isteyenler ahmet nazım mazlumoğlu facebook adresinde fotoları görebilirler.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*