Zambia Kadar Olabilmek

 


“Açlıkla mücadele eden bir grup Afrika ülkesinin ABD gıda yardımını genetiği değiştirilmiş mısır içermesi sebebiyle reddedmesi GDO’lu gıdaların kabul edilebilirliği hakkındaki tartışmaları tadsız bir görünümle uluslararası gündeme taşıdı.

Oysa GDO’lu yiyecekler hakkındaki uluslararası tartışmalar şimdiye kadar çoğunlukla gelişmiş ülkelerdeydi – özellikle, tüketicilerin GDO’lu gıdalara çoğunlukla karşı olduğu ABD ve Avrupa Birliğinde.

Fakat GDO’lu yiyecekler üzerindeki bu tartışma artık çok farklı bir duruma taşındı. Afrikanın güneyinde 14 milyon kadar insan kuraklık, AIDS ve politik çatışmalar sebebiyle açlıkla yüzyüze. Açlığın yayılmasını önlemek amacıyla ABD ve başka ülkeler bu açlıktan kırılan ülkelere yiyecek yardımı gönderdiler. Amerikan yiyecek yardım programı, tipik olarak ABD’de yetiştirilen genetiği değiştirilmiş ticari mısır içerir. Fakat, yiyecek yardımının gönderildiği üç Afrika ülkesi – Zimbabwe, Mozambik ve Zambia – gıda güvenliği korkusu ve çevre etkilerinden dolayı Amerikan mısırını önce reddettiler. 


Zimbabwe ve Mozambik Amerikan yardımını sonradan kabul etti, fakat, Birleşmiş Milletler Gıda Yardım Programı (WFP), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO), ABD ve Avrupa Birliği görevli ve bilim adamları, Zambia devlet başkanı Levy Mwanawasa hükümetine bu gıdanın güvenli olduğuna dair güvence vermelerine rağmen Zambia bu yardımın gönderilmesini geri çevirdi.

Zambia hükümeti, çiftçilerin bu mısırı ekebileceklerini ve bunun da Zambia’daki yerel mısır ile çapraz tozlaşmaya sebep olabileceğinden endişelendi. Bu sebepten dolayı da hükümet, kuraklık sona erdiğinde ihtiyaç fazlası ürünlerini Avrupaya satmakta zorluk çekebileceklerini düşündü. Dağıtılmadan önce bu mısırın öğütülmesi, ekilmesini imkansız hale getirip, bulaşma problemini yok edebilirdi. Buna rağmen, hükümet mısırı öğütülse bile geri çevirmeye devam ediyor.

…”

Aşağı yukarı böyle deniyor. Bu, binlerce GDO karşıtı kurum ve organizasyonun yüz binlerce dökümanının birinden değil. GDO’lu tohumları biyoteknoloji yoluyla üreten şirketin kütüphanesinde kamuya açık yayınlanan bir şaşkınlık ve hayret yazısı.

Özellikle Zambia, içinde bulunduğu şartlara rağmen, duruşu, kararlılığı, bu sebeple GDO dünyasında yaratmış olduğu şaşkınlık sebebiyle dikkat çektiği için yazının sadece bu bölümlerinden söz ettim. Yazının tamamında ise, yine şirketin kendi ifadesiyle ticaret örgütleri, biyoteknoloji şirketleri, ilgili devlet kurumları, hatta pek çok uluslararası örgütün ne denli içi içe ve birlikte çalıştıkları da kendi ifadelerinden anlaşılıyor.

Ne diyelim, artık Yem Sanayicileri Birliğinin özel isteği ile RoundUp Ready Soya Fasulyesi MON89788 (Yapılan genetik değişiklik sebebiyle RoundUp isimli yine aynı şirkete ait ot öldüren zehirin tesir etmeyeceği soya fasulyesi) ithal edilerek her türlü hayvan yeminde kullanılacak.

Biyogüvenlik kurulu;

KARAR: Biyogüvenlik Kurulu, başvuru hakkında basitleştirilmiş işlem kapsamında Bilimsel Risk Değerlendirme Komitesi ve Sosyo Ekonomik Değerlendirme Komitesi tarafından hazırlanan Raporları değerlendirerek, Herbisit Tolerans genini ihtiva eden soya fasulyesinin ve ürünlerinin hayvan yemlerinde, aşağıda belirtilen hususlara uyulması şartıyla kullanılmasına, Karar vermiştir.

şeklinde bir karar vermiş. Her ne kadar, kararda adı geçen risk değerlendirme komitesi raporu ile nasıl bir değerlendirme yapıldığı belli değilse de, etiketleme şartıyla bu GDO’lu fasulye artık süt, et, yumurta, peynir, yoğurt gibi gıda ürünlerimizin elde edildiği hayvanlara yedirilecek.

İneklerin okur yazarlığı olmadığından çuvallarda GDO’ludur yazsa da bir şey farketmeyecek, zira içilen sütte GDO’ludur yazmayacak, yani okur yazarlığı olanlar bunu bilmeyecek.

Yem Sanayicilerimiz, özel olarak bu GDO’lu soyayı talep ederlerken, sizlerin sütü ve eti nasılsa sorgulayamayacağınızı biliyor olmalılar. Süt şirketlerinin de süt toplarken hayvanların yeminin ne olduğunu sorguladıklarını sanmam.

Arada bir balık aldığım balıkçının camında şöyle bir yazı asılı. “Ya balığı bileceksin, ya da balıkçıyı tanıyacaksın“. GDO’lu süt bakılarak anlaşılamayacağına göre ineği tanımaktan başka çare kalmadı galiba.

Güncelleme:

 

 

Bu yazımızı 29/1/2011 günü yayınlamıştık. Bt11, DAS 1507 ve DAS 59122 kodlu Genetiği Değiştirilmiş mısırların da ithal izni söz konusu olduğu için tekrar yayınlıyoruz.

Biyogüvenlik kurulu sitesinde kamuoyu görüş bildirme formu yayınlanmakta son görüş toplama tarihi olarak 14 Eylül 2011 günü olarak bildirilmektedir. Formda, “Gen:” alanına Bt11, DAS 1507 ve DAS 59122 yazıp, her iki komiteye de gidecek şekilde görüşlerinizi yazabilirsiniz. İşe yarar mı bilmiyoruz, fakat karar vericilerin en azından kendi çocukları ve torunları için bu yolu daha fazla açmayacaklarını umuyoruz.

6 Comments

  1. Çok güzel bir yazı, izninizle eğitim toplantısında alıntı yapmak isterim ve teşekkürler 🙂

  2. Gercek ve ac bir ucuncu dunya ulkesi kadar olamadik yani :((( Yiyenleri, yedirenleri yokmus. Yoneticileri gercek yoneticilermis! Daha gecen sene ilk tuzuk ellendiginde bugune gelecegi belli idi. O yuzden pek cok ses getirdi. Ama su anda insanlar kaniksadi, kacamayacagiz, yeriz zihniyetine geldi. Ben buna yaniyorum :(((

  3. Merhaba,inşaat fotoğraflarınızdan beri bloğunuzu takip ediyorum…Harika şeyler yapıyorsunuz,kolaylıklar diliyorum size…
    İzniniz olursa yazıyı Facebook’ta paylaşmak isterim,çok beğendim.
    İyi günler..

1 Trackback / Pingback

  1. Anonim

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*