Lütfen Zambia Kadar Olalım…

Türkiye Biyogüvenlik Bilgi Değişim Mekanizması (tbbdm), genetiği değiştirilmiş Bt11, DAS 1507 ve DAS 59122 kodlu mısırların yem sanayinde kullanılmak üzere ülkemize serbestçe ithali  için olumlu karar vermiş.


BT11 risk analiz raporunda;

[hr]

“Karşılaştırmalı analizlerde, GD Bt11 mısır çeşidinin hayvan yemi olarak geleneksel mısır çeşitleri kadar güvenli olabileceği, alerjenite bakımından bir değişikliğe uğramadığı ve besin içeriği ile tarımsal özellikleri açısından da bir fark bulunmadığı kanısı oluşmuştur. Mısır yabancı döllenen bir bitki olmasına rağmen, GD Bt11 çeşidi ülkemizde yem amaçlı kullanılacağı ve üretimi yapılmayacağından dolayı, kazayla oluşabilecek yayılmalar sonucu gelişen bitkilerden kültürü yapılan mısır çeşitlerine gen kaçışının son derece düşük olacağı düşünülmektedir. Ayrıca GD bitkilerden sindirim sisteminde ve doğada bulunan prokaryotlara gen geçişinin de yok denecek kadar az olduğu sonucuna varılmıştır.

Erişilebilen bilgiler ışığında, Bilimsel Risk Değerlendirme Komitesi, GD Bt11 mısır danesi ve küspesinin ‘yem olarak’ kullanılması durumunda insan, hayvan ve çevre açısından istenmeyen etkilerinin, genetiği değiştirilmemiş eşdeğer çeşitten farklı olmayacağı kanısına varmıştır.”

[hr]

deniyor.

GDO’lu BT11 wikileaks belgelerinden tanıdık geliyor.  İspanyadaki onay sürecinde kimin olumlu oy, kimin olumsuz oy vereceğinin ilgili ABD elçiliği tarafından çok yakından takip edilen GDO’lardan biri (09MADRID1013, SPAIN’S RESPONSE TO DEMARCHE ON BIOTECH VOTES AT OCTOBER).

Benzeri bir GDO’lu mısırın Fransa tarafından reddedilmesinden sonra Fransa’nın cezalandırılmasını ön gören başka bir wikileaks belgesini de anımsayalım (cable 07PARIS4723, FRANCE AND THE WTO AG BIOTECH CASE).

İlgili komitenin risk değerlendirme raporundaki ifadelere bir bakalım. “Düşünülmektedir”, “yok denecek kadar az olduğu”, “farklı olmayacağı kanısı” şeklinde, güvensiz ifadeler kullanılmış.

Bu GDO’lu mısırların, ithal edilip, tek bir tanesinin bile başka amaçlar için kullanılmayacağı, sadece yem yapılacağı, yem ambalajlarında GDO’lu olduğunun belirtileceği, dahası bu yemi tüketen hayvanların et, süt, yumurta, peynir, yumurtanın kullanılacağı diğer işlenmiş gıdalar vb. her yerde GDO’ludur ibaresinin kullanılacağı var sayılmış.

Birincisi, bu gibi hayvansal ürünlerin çoğunda pratik olarak herhangi bir etiketleme süreci mevcut değil ve olması da mümkün değil. Dolayısıyla, kasaptan aldığınız et, tavuk, marketten aldığınız yumurta, süt, yoğurt, peynir, GDO’lu yemle beslenmiş hayvanlardan elde edilecek ve bunu bizim bilme imkanımız yok. Öte yandan, diyelim ki her şey etiketli, acaba toplumumuz bu yemle beslenmiş hayvanların ürünlerinden tüketmek istiyor mu?

İkincisi, ne kadar önlem alınırsa alınsın, bu mısırların bir kısmı tarlalara ekilecek. Bunu da pratik olarak önlemek mümkün değil ve engelleyecek bir mekanizma da mevcut değil. Sonucunda, sinsi bir şekilde gerek doğrudan ekilenler gerekse çapraz tozlaşma yoluyla yayılan bir genetik kirlenme ile karşı karşıya kalacağız ve bunun farkına iş işten geçtikten çok sonra varacağız.

GDO’lu tohumların ekildiği ülkelerin bugün, yok edilemeyen süper yabani otlar, süper zararlılar, genetik kirlilik ve toprağın geri döndürülemeyen tahribatı ile uğraşmak zorunda kaldıklarını duyuyoruz. Avrupa ülkelerinin bir kısmı bu yüzden GDO’lu ürünlere kesinlikle hayır diyor, sınırlarından bile geçirmiyor. Şimdi satılamayan GDO’lu ürünler için yeni pazarlar, yeni kurbanlar aranıyor.

Açlıkla mücadele eden Zambia, bu mısırları ülkesine sokmamıştı. Kontrolü imkansız olduğu için Zambialı çiftçilerin bunları tarlalarına ekebileceğini bahane etmişti Zambia hükümeti. “GDO’lu ürünler açlığı sona erdirecek” söyleminin sarsılıyor olması üzerine, mısırları öğüterek göndermeyi teklif

ettiler. Zambia yine de kabul etmedi bu mısırları, üstelik de bedava alabilecekken.

Lütfen, Zambia kadar olabilelim. Lütfen bu yol daha fazla açılmasın. Lütfen, en geç yarın akşama kadar kamuoyunu oluşturan bireyler olarak görüşlerimizi bildirelim.

 

 

5 Comments

  1. Buna nasıl izin verebilirler o mısırların nasıl yetiştirildiğini biliyoruz ayrıca bu GDO lu mısır ile beslenen hayvanın ne eti ne sütü alınır … Bu GDO lu mısır binlerce meksikalı çiftçiyi işinden etti şimdi ülkemizdeki üreticimizi nasıl koruyacağız yazık çok yazık insan artık marketten bir şey alırken iki kere düşünmeli …

  2. Teşekkürler Sn. Meyvelitepe. Kamuoyu oluşturmak için ben üzerime düşeni yaptım. Lütfen bu siteyi takip eden herkeste üzerine düşeni yapsın. Sağlığımızla ve hatta genlerimizle oynanmasına müsaade etmeyelim. GDO’lu ürünlerin yemleriyle beslenen hayvanların ürünlerinin ileride sağlığımız için ne gibi tehlikeler doğuracağı belli değil. Dünyayı yaşanmaz hale getirmelerine dur denilmesi ve gen biliminin sıkı mercek altına alınması lazım. Yoksa süt veren kedi köpek,hem süt veren hemde yumurtlayan ineklerde yakında piyasalarda olur.

  3. Bu yazının yazıldığı tarihte 19 yaşındaymışım. O yolarda çevreyi bu konuda uyarma ve bilinçlendirme konusunda çok mücadele verdim hatta küçük çapta yerel tohum bankası kurmaya çalıştım. Agaclar.net ile 2010 da tanıştım susuz yetişen domates arayışım dılayısıyle ve orda isminize rastladım yazılarınızı okudum saygı duydum yerli bir Will Bonsall olma yolunda ilerlerken sizden ilham almak umut verici… Tesekkürler İsmail bey 🙂

1 Trackback / Pingback

  1. Bt11 Genleri Değiştirilmiş Mısır Hakkında Bilmediklerimiz « Dogasever

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*