Elli üç dakika

Henüz kaçmadan önce kent yaşamının hay huyu içerisinde koşturup dururken, hazanı yağmur ve çamur mevsimi olarak algıladığımı; çevremdeki ağaçları, bitkileri hiç bir zaman görmezden gelmediysem de, belki biraz zaman darlığından, belki kent ortamının stresinden bitkilerin ve mevsim renklerinin verebileceği huzuru derinden duyumsayamadığımı hatırlıyorum.


Oysa şimdi her bir yaprağın renk değiştirişine tanıklık ederken insanın içini dolduran o sakinlik duygusunu ve değişimin en yoğun yaşandığı bu mevsimi nasıl da seviyorum. Loş ışıklı bugünlerde, Meryem ana asmasının yaprakları yeşilden kırmızıya dönüşürken her sabah bu güzellikle güne başlamak ne hoş!

Aslanağzının ne kadar inanılmaz bir bitki olduğu da gözümden kaçmıyor. Yaz, kış demeden çiçek açmaktan usanmayan bu dirençli bitkinin, hafiften istilacı özelliğiyle beklenmedik yerlerde karşıma çıkması ne güzel!

Yeşil yapraklar arasında kırmızı ve sarı toplar! Görüntüsü kadar tadı da güzel bu koca yemişlerin insanın yüreğini ısıtmaması mümkün mü?

Dev güveyfenerleri, nam-ı diğer altın çilekler. Akşamın karanlığında her fenerinde minik birer ışık yansa şaşırmaz insan.

Gojiler hala davetkar, yağmurlarla yıkanan kırmızıları sanki daha bir parlak bugünlerde.

Üzüm üzüm, avuç avuç mutluluk yemişleri. Seyri ayrı güzel, yemesi ayrı güzel.

 

Hele minik goji ormanında yürümenin keyfi bambaşka.

Zeytin ağaçları, yağmurlara rağmen hala kaolin altında, sanki biraz  gerçek üstü bir görüntü içindeler.

Oysa zeytin tanelerinin elikulağında, yani yılın en yoğun dönemlerinden biri kapıda. Hepsi teker teker toplanacak, ayıklanacak vesaire, vesaire…

Yine bir yeşil yaprak, kırmızı top birleşimi. Bunlar “ashwaganda” meyveleri. Meyve kabukları güveyfenerini hatırlatsa da ne yapraklarının ne de tadının bir benzerliği var.

Bir adım geriye çekilince böyle görünüyor ashwaganda bitkileri. Hakkında okuduklarımıza göre bir ada dolusu şifa var bahçemizde şu günlerde.

Bu fotoğraftakiler de “bhut jolokia” biberleri. Bu iç açıcı ve masum görüntüye pek kanmamak lazım, dünyanın en acı biberleri bunlar. Biz hala tadına bakmaya cesaret edemedik desem…

Yürek domatesler güneşi görüp kızaramayınca çizgili olmaya karar vermişler sanki, oysa aynı bitkiden bütün yaz kızarmış hemcinslerini toplamıştık.

Sezonun son ürünlerini dallarından toplarken, Tanrının lütfuna olduğu kadar, bütün yaz değerli meyveleriyle soframızı şenlendirip, ağzımızı tatlandıran vefalı bitkilerimize de teşekkür etmekten kendimi alamıyorum.

Bahçedeki gezintinin sonunda nedense “Küçük Prens“i hatırladım:

“Günaydın,” dedi küçük prens.
“Günaydın,” dedi tüccar.
Susuzluk giderici haplar satan bir tüccardı bu. Haftada yalnızca bir hap yutuyordunuz ve hiç susamıyordunuz.
“Bunları neden satıyorsunuz?” diye sordu küçük prens.
“Çünkü çok zaman kazandırıyor,” dedi tüccar. “Uzmanlar hesaplamışlar. Bu haplarla haftada elli üç dakika kazanılıyor.”
“Peki ne yapacağım o elli üç dakikada?”
“Ne istersen…”
“Bana sorarsanız,” dedi küçük prens, “dilediğimi yapacağım bir elli üç dakikam varsa, bir su kaynağına doğru gönlümce yürümeyi seçerim.”

19 Comments

  1. Hepsi harika gözüküyor. Gojilerinize imrendim. Bahçedeki goji berrylerim henüz 10 aylık. Güzel geliştiler. Dilerim seneye muhteşem meyvelerini esirgemezler. Bitkilerinizdeki vefa gözden kaçmıyor. Ağız tadıyla ve sağlıkla yemeniz temennisiyle. Esen kalın.

  2. Merhaba meyveli tepe ellerinize ve gönlünüze sağlık bilgilerinizi paylaşıyor olmak gerçekten takdire şayan bir davranış..Allah razı olsun.İşleriniz hep ama hep gönlünüzün istediği gibi olsun..Emeklerinizin karşılığı yuvanızda huzur ve mutluluğun sebebi olsun.. Bunlar gönülden dileklerim..Çünkü bu tür davranışlar mutlaka ödüllendirilmeli. Buradan yapabileceğim katkı ancak sizler için hayır duada bulunmak. Sağlıcakla kalınız.

  3. Selam Meyvelitepe, uzun zamandır sitenizi izliyorum.Bilgisayar kullanımı konusundaki acemiliğim yüzünden daha önce hiç yorum yapmadım. Sitenizle karşılaştığım ilk günlerde benim gibi düşünen ve hisseden üstelik bunu gerçekleştiren birilerinin olduğunu görmekten mutlulk duymuştum. Yaşamızında mutluluk ve huzurun devamlı olmasını dilerim.Sayenizle düşündüklerimi gerçekleştireceğime ilişkin umutlarım çoğalıyor.
    çok teşekkürler.Bahçenizin ve hayatınızın bereketinin bol olmasını diliyorum.

  4. gercek ustu zeytin agaclari, uzunca baktigim son fotograf, tavuklardan arta kalan guzel gojiler mutluluk verici fotograflar her biri ayri bir oyku… Elim oglen kestigim biberden dolayi hala yaniyor aciyi aman hafife almayin!!

    • Hiç hafife almıyoruz Beste, vaktiyle deneyerek öğrendik zira:) Biber kesmeden önce elleri zeytinyağlamak biraz olsun işe yarıyormuş, en azından eller o kadar yanmıyor.

  5. Daha mühendis olamadan mühendisliği bıraktıracaksınız bana. Paylaşımlarınız, yaptığınız şeyler o kadar güzel ki, her şeyi bırakıp sizin o taraflara taşınasım geliyor.

    Adını ilk sizden duyduğum, fotoğraflarını ilk burada gördüğüm meyveleri çok merak ediyorum. Umarım kokularını da ilk sizin bahçenizde duyma fırsatı bulurum.

    iyi çalışmalar

  6. Muhteşem bir bahçe… sevgiyle bakıldığı da belli. Zeytin ağaçlarına bayılırım, ama en çok o acı biberler ilgimi çekti. Tohumlarını nerde bulabilirim? Bu arada, ben köpeğinizi de görmek istiyorum… bahçeyle ilişkisini falan 🙂

    • Biz tohumların bir kısmını yurtdışından getirtmiştik, ama çoğunluğu da blogumuzu okuyup, sağolsunlar ellerindeki tohumları paylaşmak isteyen dostlardan geldi.
      Köpeğimiz ya da bizim deyişimizle kuzumuz bahçede mutlu. Domates yemeyi çok sevdiği için gidip bahçeden kendi domatesini kendisi alıyor, biz toplarken de payını istiyor. Şimdilerde ise tavuklarla ilgili, onları gütmeye çalışıyor ama pek becerebildiğini söyleyemeyiz:)

  7. Bahçenizin bir köşesine veya sitenizin ana sayfasına lütfen bir nazar boncuğu asın, korkarım bu güzelliklere nazar değecek.
    Size mutlu bir ömür diliyorum.

    Sevgiler,
    Mustafa KAVLAK

    P/S Adresinizi yazarsanız Nazar Boncuğunu göndermekten büyük bir keyif alacağımı söylemek isterim

  8. “Oysa şimdi her bir yaprağın renk değiştirişine tanıklık ederken insanın içini dolduran o sakinlik duygusunu ve değişimin en yoğun yaşandığı bu mevsimi nasıl da seviyorum.” bu hissi biliyorum ve bu yazdıklarınızın hissettiklerinizi kelimeye dökemediğini de.. çünkü konu doğa ve doğadan gelen iç huzuru olduğunda ne yazık ki doğru kelimeler henüz yok.. bundan sonra da olacağını sanmıyorum.. daha nice sonbaharlara.. bu arada şehir de olsam da benim en sevdiğim mesim son bahar.) bazen kendimi kaybediyorum bulutları izlerken:)

    • Sonbaharın güzelliklerini kaçırmıyorsunuz demek ki. Kelimelerin anlamları anlayışımızla sınırlı, ama siz anlamışsınız anlatmak istediğimizi:)

  9. Güney yarımkürede bahar gelirken sizde sonbahar. Biz daha domatesleri yeni ektik, goji berry yeni çiçeklendi, kabaklar heniz serçe parmağı kadar. Umarım kışınız sıcak ve iyi geçer. yazdan yaptığınız reçel ve turşuları afiyetle tüketirsiniz.

    • Gürkan bey, teşekkür ederiz. Buraları kışken oraların yaz olması fikri ne tuhaf geliyor. Biz de aynını sizin için dileriz. Ürününüz bol ve lezzetli olsun.

  10. NE GÜZEL ELİNDEKİLERİ GÖRSELDE OLSA BAŞKALARIYLA PAYLAŞMAK,NE GÜZEL DOĞANIN HAKKEDENLERİN ELİNDE OLMASI,NE GÜZEL DÜNYANIN BİR YERİNDE SİZ VE SİZLER GİBİ İNSANLARIN OLDUKLARINI BİLMEK TEŞEKKÜRLER HERŞEY İÇİN ,BAHÇENİZE VE O HAYLAZ DOMATES DÜŞMANI KUZUYA SELAMLARIMI SİZLEREDE HUZURUNUZUN DEVAMI İÇİN DUA LARIMI YOLLUYORUM,SAYGILARIMLA…

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*