Chinampa’ların ışığı – 8 (İrfan Çayı)

Mayıs sonunda duyurduğumuz hidroponik uygulamalarında yaz boyu bir çok yeni deneme yaptık. İnorganik beslemenin paralelinde solucan gübresi ile başlamak üzere yapacağımız organik çaylar ile bitki beslemeyi planladığımızı yazmıştık.

P1040446

Hidroponikte organik bitki besleme deneyimimize geçmeden önce klasik hidroponik diyebileceğimiz, katı ortam olarak coco-peat kullandığımız ve otomatik olarak inorganik besin eriyiği ile beslediğimiz deneyimden de biraz bahsetmeliyim. Erken ilkbaharda hidroponik kıvırcıklar bizi fazlasıyla memnun etti.

P1040487

Domatesler hızla büyüdüler ve Haziran başında hidroponik domateslerden hasata başlayabildik. Bu yaz iklim koşullarının alışılmadık olması, onbeş günde bir sert yağmurlar yağması açıktaki sebzeleri fasulyeler hariç fazlasıyla etkiledi. Hem hasat çok geç geldi hem de ikide bir ıslanan yapraklar sebebiyle her türlü fungus kökenli hastalığın saldırısına uğradık. Hidroponik denemelerimiz olmasaymış Temmuz sonuna kadar bahçeden domates yiyemiyecekmişiz.

P1040823

Hidroponik sisteme erken ekmemiz sebebiyle kırmızı kaliforniya biberlerimiz de fazla gecikmeden, Haziran sonuna doğru hasata gelmeye başladı. Kaliforniya biberi gibi hasata gelme süresi uzun, göreceli olarak yüksek değerlerde besin isteyen bitkinin hidroponikteki performansından oldukça memnun kaldık.

Kıvırcıkları söküp yerlerine farklı besleme yöntemi uygulaması yapacağımız kapya biberleri diktik. Fakat arka sıradaki domatesler o kadar büyüdü ki, biberlerin ışığını kesmeye başladı.

Buna rağmen hepsi hidroponikte olmak üzere organik, organik+inorganik ve inorganik bitki besleme deneyimizde en iyi sonuçları organik ve inorganik bitki beslemede aldık. Organik+inorganik bitki besleme seçeneği iyi sonuç vermedi. Bitkiler gelişemedi, verim de olmadı. Fakat sadece organik beslediklerimiz ve sadece inorganik beslediğimiz bitkiler iyi gelişti, verimleri de iyi oldu.

Kapya biberler arka sıradaki domateslerin seranın tavanına yükselip öne doğru gelmeleriyle yeterince ışık alamadılar. Bu yüzden biz de sisteme sadece organik beslenen üç kök patlıcan ekledik.Patlıcanlar gayet güzel geliştiler, yine ışık problemi sebebiyle az verim verdiler ama organik çay ile besleme gelişimlerinde ve çiçek açıp meyve vermelerinde olumsuz bir etki yapmadı.

Kısa bir süre sonra da iki yarım çuvala az miktarda perlit eklenmiş coco-peat doldurup, birer tane kırmızı kaliforniya biberi diktik, çuvalları serada biribirine çok benzer ve ışık alan konumlara yerleştirdik. Bitkilerden birini sadece inorganik besin eriyiği, diğerini ise sadece organik çay ile beslemeye başladık. Her ikisine günde bir kere, aynı anda ve aynı hacimde eriyik ve çay verdik.

Hidroponik katı ortamda organik ve inorganik bitki besleme yöntemlerini karşılaştırmalı olarak en iyi ortaya koyan da bu biber denemesi oldu.

inorganik

İnorganik besin eriyiği ile beslenen biberin Ekim ayındaki durumu böyle idi. Bitki beklendiği gibi gayet güzel gelişti. Bir çok biber verdi ve biberlerini sırasıyla olgunlaştırdı.

organik

Organik çay ile beslediğimiz biberin aynı günkü durumuda böyle. Bu bitki de gayet güzel gelişti, bir çok biber verdi ve biberlerini sırasıyla olgunlaştırdı.

İki bitki arasında gövde çapı, yükseklik, yapraklanma, yaprak büyüklüğü ve rengi, meyve sayısı, meyve büyüklüğü ve et kalınlıkları arasında ölçülebilir bir fark gözlemlenmedi. Sadece organik beslenen bitki meyvelerini inorganik beslelene göre 5-6 gün daha önce olgunlaştırmaya başladı. Ancak bunun sebebi bu bitkinin batıdan gelen akşamüstü güneşini biraz daha uzun süre alabiliyor olması olabilir. Sonuç olarak organik çay ile inorganik besin eriyiği arasında bitkiyi, gelişimini ve verimini etikeyen kayda değer bir fark gözlemlenemedi, ikisi de tatmin edici gelişim ve verimlilik gösterdiler.

Dolayısı ile, dışarıdan inorganik gübre hammaddeleri satın alıp belirli formülasyona göre besin eriyiği hazırlamak yerine, bahçemizde zaten bulunan doğal kaynaklardan yararlanarak hazırlayacağımız organik besinler ile hidroponikte katı ortam uygulaması yapmak, en az inorganik besin eriyikleri ile yetiştirilenler kadar verimlilik elde etmek mümkün. Bunu denedik ve elle tutulur sonuçlarını gördük.

Yukarıda organik beslemeden bahsederken hep “organik çay” ibaresini kullandık.  Çıkış noktamız önceki yazılarda da söz ettiğimiz Dr.Ingham’ın kompost çayı idi. Biz de aynen Dr.Ingham’ın kitabında tarif edildiği üzere çay demlemek için solucan gübresi kullandık. Solucan gübresini bir torbaya doldurarak su dolu bir bidona doldurduk, sürekli hava vererek çayda aerobik mikroorganizma yaşamının hakim olmasını ve maksimum ölçüde çözünmüş oksijen bulunmasını sağladık.

Çaydaki biyolojik yaşama biraz yakından baktığımızda tam istediğimiz gibi çeşitli ve yoğun bir mikro organizma yaşamı olduğunu gördük. Bu çayı ilk parti denemelerimizde, organik besleme deneklerimizde kullandık. O esnada henüz fide olan kapya biberlerin yaprakları bir hafta içinde koyu yeşilden sarıya dönmeye başladı. Çayın EC seviyesi iyi görünmesine rağmen kimyasal kompozisyonunun gerekli tüm mineralleri olması gerektiği seviyede içermediğini, özellikle de azot seviyesinin olması gerekenden hayli az olduğunu anladık.

Dr.Ingham’ın kompost çayı da solucan gübresinden yapılıyordu ama çayın kimyasal kompozisyonu solucanlara yedirilen mamanın içeriğine doğrudan bağlı. Solucan gübresinin üstün mikrobiyal içeriği yeterli mineral içeriğin bulunmadığı durumda eksik kalıyor. Solucan gübresinin bir standardı da olmadığından başka bir solucan gübresi bulup onunla çay yapsak ve başarılı olsa dahi istikrarlı bir çözüm olamayacağından, hidroponik için solucan gübresi ve diğer kompostlarla kompost çayı yapmayı şimdilik bir kenara bıraktık, hem başarılı sonuç verecek, hem de başarıyı sürekli ve istikrarlı olarak sağlayacak başka bir çözüm arayışına giriştik.

P1040875

Biberlerin yapraklarındaki sararmayı hissettiğimiz anda aklımıza karakafes otu (comfrey) yapraklarından çay yaparak bitkileri beslemek geldi. Permakültürün önemli  bitkilerinden olan karakafes otu yapraklarının gübre, kompost yapımında çok olumlu sonuçlar verdiği zaten bilinir. Biz de bir süredir bahçemizde bol bol karakafes otu yetiştiriyoruz. Bu yıl miktarını da yeterince çoğaltmıştık.

Karakafes otu çayını da biraz farklı yapmayı denedik. Yaprakları suya koyup 15 gün beklemek yerine, olabildiğince kıyılmış yaprakları yoğun havalandırarak yapraklardaki minerallerin suya hızla geçmesini ve hızlı dekompoze olmalarını sağlamak istedik. Öyle de oldu, dördüncü günde çayın EC seviyesi 1.8’e gelince yaprak ekstresinin suya yeterince geçtiğini düşünerek yaprakları sararmakta olan biberlere vermeye başladık. Ve bingo! Renkleri sararmakta olan yapraklar 2-3 günde kendine geldi.

P1040885

Takip eden günlerde, tam hızla büyüme evresinde olan fidelerin vegetatif gelişimlerini gözledik. Karakafes otu çayının fideleri düzeltmiş olmasına rağmen inorganik beslenen fidelerle aynı gelişimi gösteremediğini, daha yavaş geliştiklerini gözledik. Karakafes otu çayı ile solucan gübresi çayına göre büyük aşama kaydetmemize rağmen inorganik besin eriyiği ile yetişenleri nasıl yakalayabiliriz diye düşündüğümüzde, bahçede çok hızlı büyüyen bitkileri, hatta yabani otları gözden geçirdik. Devleşme becerisi gösteren, budadığımızda çok kısa bir süre içinde sanki hiç budamamışız gibi tekrar büyüyen, bu sebeple diğer sebzelerin yanlarına ektiğimiz için pişman olduğumuz dev kadife çiçekleri hemen gözümüze çarptı. Bu bitkinin bu kadar hızlı büyümesine, hemen onlarca, yüzlerce çiçek açmasına sebep olan her neyse yapraklarında bolca bulunuyor olması gerektiğinden hemen hem karakafesotu hem de dev kadife yaprak ve çiçekleri içeren yeni bir çay yapmaya koyulduk.

Dördüncü gün yine EC seviyesi 1.8 civarına gelince, hidroponikte organik beslemeye çalıştığımız bitkileri bu çayla beslemeye başladık. Çayı havalandırmayı hiç kesmedik. Ortalama dördüncü günden 11. güne kadar aynı çayı kullandık. Dördüncü günden sonrasında geçen her gün EC seviyesinin biraz daha yükselmekte olduğunu gördük. Bunun sebebi suda çözünen yaprak içeriklerinin günden güne artmasıydı. Dokuzuncu, onuncu günlere geldiğimizde EC seviyesi 2,5 – 3 aralığına kadar geliyordu. Bitkilere olabildiğince standart EC seviyesinde çay verebilmek için dördüncü günden sonraki günlerde sulamak için aldığımız çaya biraz su ilavesi yaparak EC seviyesini yine 1.8 civarına getirerek suladık.

Bu çay, deneme altındaki bitkilerimizi en az inorganik besin eriyiği kadar iyi besledi. Çayın içeriğinde nasıl bir mineral kompozisyonu olduğunu o esnada bilmiyorduk fakat bitkinin hiç itiraz etmediği, hiç bir mineral eksikliği belirtisi göstermediğinden hareketle gereken her şeyin yeterli olduğu sonucuna varabiliyorduk. Çayın kimyasal kompozisyonunda bulunan elementlerin yanı sıra, kırmızıya çalan kahverengi renginden önemli miktarda fulvik asit, amino asitlerin de yapraklardan çaya geçtiğini tahmin ediyoruz. Aynı zamanda çok zengin bir aerobik mikro organizma popülasyonuna da sahip olduğunu biliyoruz ki, bunlar inorganik besin eriyiğinde olmayan şeyler.

Kullandığımız çayın EC seviyesi 1,8 seviyesinde iken, 2,5 EC seviyesindeki biber formüllerindeki besin eriyikleriyle aynı sonucu veriyor olmasını da bu fazlalıklara bağlıyoruz. Fulvik asitler, amino asitler mineralleri şelatlayarak bitkilerin alımını kolaylaştırıyorlar. Mikroorganizma faaliyeti katı ortam hidroponikte kullandığımız organik katı ortam malzemesine tutunarak yaşamaya devam ediyor ve toprakta olan biten şeylerin hepsi olmasa da çoğu, özellikle de fazla minerallerin bu organizmaların biyokütlelerinde depolanması, malzemeye tutunmaları ve sonunda tekrar bitki köklerine teslim edilmesi süreçlerini hidroponikte de yaratmış oluyoruz. Bu yüzden de daha düşük EC seviyesinde ve hatta asitik besin eriyiklerine göre yüksek sayılacak nötr civarındaki PH seviyesinde bitki başarıyla beslenebiliyor.

Karşılaştırmalı yetiştirdiğimiz bu iki bitkinin kök durumlarını henüz karşılaştırmadık, çünkü bitkiler hala ayakta ve üzerleri biber dolu. Bittiğinde köklerini sökerek detaylı olarak karşılaştırmaya çalışacağız.

Tekrar tekrar yaptığımız organik çay ile istikrarlı sonuç alıp geçen 3-4 ay içerisinde bitkinin sürekli gelişimini ve inorganik beslenen karşılaştırma deneği ile aynı olduğunu görünce bu çayın kimyasal kompozisyonunu bilmek istedik ve dört günlük çaydan örnek alarak analize gönderdik. Analizde sadece makro ve mikro elementlere bakıldı ve böylece hidroponikte kullanılan formüllerle elementler bakımından da karşılaştırabilme imkanımız oldu.

Analiz sonuçları geldiğinde sonuçlar bizi bile şaşırttı. Aşağıdaki rakamların hidroponik besin eriyikleri hazırlamakta deneyimli okuyucular için tanıdık geleceğini sanıyorum.

  • PH  – 7,11
  • EC  – 1,787
  • N  – %0,01 (N değerini ppm veya me/l olarak ölçememişler. Bu değer azot seviyesinin 100 ppm – 200 ppm aralığında olduğunu gösteriyor)
  • P  – 25,85 ppm
  • K  – 288 ppm
  • Ca  – 146,3 ppm
  • Mg  – 32,7 ppm
  • S  – 61 ppm
  • Fe  – 0,09 ppm
  • Zn  – 0,12 ppm
  • Cu  – 0,02 ppm
  • Mn  – 0,19 ppm
  • B  – 0,41 ppm

Bu değerlerde hidroponik formüllerden biraz sapma gösteren demir biraz az, bor biraz yüksek görünüyor. Ancak buna rağmen bitkide hiç bir demir eksikliği sendromu görmedik. Muhtemelen demirin bitkinin hemen alabileceği formda ve doğal olarak şelatlanmasındandır diye yorumluyoruz.

İnorganik besin eriyiklerinden farklı olarak organik kompost çayında PH seviyesine hiç bir şekilde müdahale etmedik ve bitki izlediğimiz kadarıyla nötr PH seviyesi sebebiyle hiç bir minerali almakta zorlanmadı. Dr.Ingham kitabında bu durumun altını çiziyordu zaten.

İmkanlar elverseydi ve bu çaydan her gün farklı bir numune alıp analiz ettirebilseydik dördüncü günden 11. güne kadar kimyasal kompozisyonun nasıl değiştiğini görebilseydik iyi olurdu. Çünkü dördüncü gündeki 1.78 EC seviyesi 11.günde 3’e kadar çıkıyor. Bu da yapraklardaki minerallerin suya geçme sürecinin devam ettiğini gösteriyor.

Hidroponik uygulamalarda, dışarıdan herhangi bir kimyasal hammadde satın almadan, bahçede zaten büyümekte olan bitkilerden yararlanarak bitki besleyebilecek çaya tek bir sezonun içinde ulaşabilmek hidroponik tekniklerin organik yetiştiricilik ile buluşturulması adına bize büyük bir umut verdi.

Önümüzdeki sezon üzerinde daha fazla yoğunlaşmayı planladığımız hidroponik tekniklerde bolca kullanacağımız bu çaya, ömrünü ülke tarımına adamış olan babamın anısına onun ismini vererek “İrfan Çayı” diyoruz.

29 Comments

  1. Gozum yasardi 🙂 Irfan çayi hayirli ugurlu olsun. çok heyecan verici bir bulus gibi duruyor 🙂 Bahçemdeki karakafes otu, kadife çiçekleri hemen hasat ediliyor . Sevgi ve muhabbetle…

  2. Amatör topraksız tarımcılar için çok iyi oldu. Konunun devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.

  3. teşekkürler,bu müthiş deneyimi aktardığınız için.hatta,bir dahakine,ihtiyacınız olursa gönüllü olarak gelip seve seve yardım ederim.hali hazırda bir yıldan fazla bir süredir gönüllük yapıyorum 🙂
    sevgiler,saygılar.

  4. Sevgili Meyvelitepe,

    Meyvelitepe Üniversitesi demek de yetmiyor, siz artık ayrı bir boyuta geçtiniz. 🙂

    Lütfen bu azminizi kaybetmeyin..

    Çamtepe

  5. Üstad yine döktürmüşsünüz,elleriniz dert görmesin. Benim merak ettiğim bir şey oldu. Verim artışını açıkça gözlemlemişsiniz…Peki lezzet konusunda bir fikir verebilir misiniz? Klasik toprakta yetişen ile Hidroponik uygulama sonucu elde edilen ürün lezzet testinin sonucunu merak ediyorum. Kolay gelsin

    • Bitkileri ister toprakta organik yetiştirin, ister hidroponikte inorganik, ister hidroponikte organik yetiştirin, yetiştirilenler aynı çeşit sebze ise lezzet bakımından hiç bir fark olmuyor. Lezzette önemli olan yetiştirilen çeşidin ne olduğu ve hangi olgunlukta hasat edildiği. Buna bir de bitkinin aldığı ışık miktarını ve ısıyı ekleyebiliriz ama bitki besininin kaynağı bir faktör değil.

      • Sn. Meyvelitepe,
        Yazılarınızdan/mesajlarınızdan, sizin de solucan gübresi ürettiğinizi anlıyorum. Solucan gübresi ile üretilen meyve-sebzelerin lezzet açısından olumlu anlamda bariz farklı olduğu yorumları sıklıkla yapılıyor. Bu konuda sizlerin bir deneyimi oldu mu?
        Selam ve saygılarımla.

  6. Her yazınız ile ufkumuzu daha da genişletiyorsunuz. Parayla satın alınamayacak şeyleri bizlerle paylaşıyorsunuz. İyi ki varsınız.

  7. uzun zaman sonra yeni deneylerinizi okumak bana büyük bir zevk verdi ellerinize sağlık.

  8. Hem emek veriyor ve hem de paylaşıyorsunuz. İrfan sahibi bir baba tarafından yetiştirildiğiniz o kadar belli ki. Çayın adı çok güzel olmuş. Paylaşımlarınızı heyecanla takip ediyoruz. Kolay gelsin…

  9. Merhaba Meyvelitepe,

    Yeni yazılarınız yayınladığınızda yada size yazdığım yazılardan geri dönüş alamıyorum. Acaba benim yazdıklarımmı size ulaşmıyor. Bir şeyi eksik mi yaptım bilemedim. Bloga kayıtta eksik birşey yapmış olabilirim diye düşünmeye başladım. Hatta mail adresinize mail de atmıştım ona da cevap alamadım.
    Mutlaka çok yoğunsunuzdur. Bazen sormak istediğim şeyler oluyor. Yardımcı olursanız sevinirim.
    Seda Tarhan

    • Sizden gelen bir e-posta yok. Bizden yanıt bekleyen bir mesajınıza rastlamadık, şayet hasbelkader atladığımız bir şey varsa lütfen yorum olarak veya e-posta ile tekrar sormanızı rica ederiz.

        • Bizdeki tohum vermeyip sadece kök parçaları ile üreyebilen bir çeşit, bu yüzden tohum elde edilemiyor. Tohumdan üreyen başka bir çeşit de var ama bize yok maalesef.

  10. İrfan çayının kullanımını geniş anlatmamışsınız. Mümkünse yaprak veya kökten verilebilr mi?

    Şimdiden teşekkürler

    • Mehmet bey, yorumunuz ve yazılarımıza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.

      Chinampa’ların ışığı yazımız İrfan çayına nasıl ulaştığımızın hikayesi idi.

      Ayrıca İrfan Çayı ve Tatlı Patates ve Fasulye bereketi yazılarımızı da okuma fırsatı bulabilirseniz sizin için biraz daha açıklayıcı olabilir.

  11. Yazılarınızı bugün keşfettim.
    Çok önemli bir görev edinmişsiniz.
    Kutlarım.
    İlgi ile izleyeceğim.
    Şükranlarımı sunarım.

  12. Sevgili meyvelitepe insanların aklındaki kimyasal besin eriği olmadan tamamen doğandan yararlanarak sebze ve meyve yetiştirmek mümkün olduğunu harika bir dille anlatmışsınız. Benim merakım şu : İrfan çayı yapımında kullanılacak otlarda ( potasyum, azot veya diğer elementler bakımından ne kadar zengin olduğuna mı🤔 yoksa yabani otların Güçlü gelişimini mi takip ederek kullanmalıyız 🤔 teşekkürler harikasınız kolay gelsin🤙👋

    • Kullanılacak bilgide sınır yok. Bazı bilgilerin literatür karşılıkları var, bazılarında ise literatürde yeterli bilgi bulunamıyor, u durumda da gözlem ve deneyime göre davranırız.

  13. Merhaba, Çalışmalarınız için çok teşekkürler. Ben irfan çayını ceviz ağaçlarım da kullanmak istiyorum. Yalnız bu doğallığı bozmadan ph ı nasıl düşürebilirim. Benim toprak ph ım . 8.30 gibi zaten yüksek. bir de siz hiç ağaçlarınız da kullandınız mı irfan çayını ? Selamlar,Sevgiler,

    • Kullandığınız suyun pH’ına da bağlı olarak İrfan çayının pH’ı zaten nötr’dür. Ayrıca bir şey yapmanıza gerek yok.

      Biz ağaçlarda kullanmadık. Çünkü ağaçların kök bölgelerinin büyüklüğü ve derinliği düşünülürse gereken çay miktarı hayli fazla. Yeni fidanlarda kullanabilirsiniz.

  14. Merhabalar, Balıkesir Bandırma bölgesinde kuru tarım tarla bitkileri üzerine çiftçilik yapmaktayım. Yoğun üretim buğday ve nohut üzerine. Meramımı anlatmadan önce kendimce tecrübe ettiğim ve birtakım pratik bilgilerden bahsedeceğim. Hali hazırda biliyor oluşunuz muhtemel bilgi alışverişi için kendime düşen payı yerine getirmek amaçlı.

    İhtiyaç duyduğumuz gübreler ve yardımcı ürünler haliyle büyük miktarlarda oluyor. Bu yüzden sıvı humik asidi kendi imkanlarımızla büyük tanklarda yapıyoruz. Merdiven altı firmalardan daha başarılı sonuçlar da alabiliyoruz.

    Bunun dışında özellikle piyasada organik şelatlı sıfatıyla tabir edilen mikro element içerikli ‘combi’ isimli gübreleri de, bitkilerin gelişim evrelerine göre mineral hammadde olarak alıp kendim karıştırıyorum. Ve etkili organik şelat ajanları olarak bilinen Glisin&Betain, Glutamin, Glutamik asit vs gibi çeşitlerle şelatlayıp, hayvansal amino asitler ve toz deniz yosunlarıyla birlikte kullanıyoruz.

    Mikrobiyal içerikleri sebebiyle de sıvı solucan gübreleri ve yine kompost çayları ile birlikte kullanıyoruz. Tabi yapraktan uygulamalar yaparak. Sonuçlar şaşırtıcı derecede iyi. Özellikle mikro organizmaların yaşamlarının devamını sağlayacak hava ve toprak nemliliği şartları oluştuğunda çok daha başarılı sonuçlar alıyoruz. Tam bu dönemlerde yağmurlardan sonra ve sonrasında 10 gün kadar ılık hafif güneşli ve gece-gündüz sıcaklık farkları çok olmayan bir dönem yakalandığında özellikle bitkilerin fotosentez kapasitesini de arttıracak oranlardaki içeriklerde  1/8- 1/10 azot/karbon oranına denk gelecek gibi suda erimiş üre (azot kaynağı) magnezyum vs molibden dahil tüm mikro elementlerin gerekli oranlarda karıştığı bir sıvı inorganik gübre ile kompost çayları ve sıvı solucan gübresi içerisindeki yoğun bakteri popülasyonu sayesinde yaklaşık olarak 10 günde gerçekleşecek bir besin alımı, fotosentez miktarı ve gelişim  3-4 gün içerisinde gerçekleşiyor. Aynı zamanda bitkide aşırı enerji yükselmesi sayesinde yağlanma diye tabir edilen lipid sentezi gerçekliyor ve yapraklarda aşırı bir parlak mumsu yapı oluşuyor. Bununla birlikte yaprak ayalarında haddinden fazla genişleme yaşanıyor. Bu da doğal olarak verim potansiyelini yükseltiyor.

    Topraktan günlük alınabilecek besin miktarını sınırlayan faktörler vardır. Yapraktan besleme özellikle mikro elementler konusunda çok fayda sağlar. Özellikle metalik +değerlikli olan mikro elementlerden demir ve mangan gibi +2den +7ye kadar toprak şartlarında yükseltgenebilen ve +2 dışındaki değerleri bitki içerisinde bulunsa bile yarayışlı olmayan elementlerin yapraktan ilavesi muazzam faydalar sağlıyor. (Topraktaki özellikle nitratın bitki tarafından alınırken ortaya çıkan oksijen bu metalik elementleri oksitliyor ve yükseltgenme indirgenme gibi durumlara sebebiyet veriyor). Hazır gübrelerdeki eddta şelatlara göre molekül boyutları da organik asitlerle şelatlandığında çok daha küçük oluyor. Bakeri popülasyonunun yoğunluğu da hem topraktan hem yapraktan alınan besinleri uygulama sonrası dönemde çok yükseltiyor. Topraktaki organik maddeyi kısa zamanda arttıramıyoruz madem iklim ve toprak şartları uygun olduğu dönemlerde anlık olarak yüksek organik madde ve mikro organizma faaliyeti olan bir dönem ile bitkiyi şımartabiliyoruz diye düşünüyorum. Bitkinin fotosente kapasitesi yükseldiğinde köklerine daha fazla şeker göndererek toprak altı canlılığını da besliyor ve bu dönemde bir stres şartları oluşana kadar topraktan besin elementi alımı da çok yükseliyor.

    Şimdi benim öğrenmek istediğim konuya gelmek istiyorum;

    Bakteri-mantar dominansı olarak % 60-70 bakteri dominant bir çaya ihtiyacım var.  Kompost çayı ile birlikte irfan çayı yapilabilir mi? Sazlik calilik ve ormanlık alanlardan aldığım toprak ve hasat ettiğim mantarlari katı solucan gübresi ile birlikte aerobik çay yapacağım. Kompost içersine normalde odunsu ve kahverengi bitki artığı ve yeşil bitkiler eklenebiliyor bu yeşil bitkileri irfan çayı yapar gibi ilave etsek nasıl olur?

    Yani katı kompostta yıllardır işlenmemiş organik maddesi ve mantar popülasyonu yoğun topraklarla, kaliteli bir katı solucan gübresine, uygun oranda saman tozu odunsu bitkilerden tozlaşmış kalıntılar ekliyoruz. Yeşil içerik olarak ise komposta bişey eklemeden, fermente etmeye çalışmadan kısacası, hazır kompost karışımı olabilecek bu kaliteli toprakları ve solucan gübresini bir miktar kahverengi kalıntıyı kullanıyorum aslında. İrfan çayı için çok çeşitli otlar kullanabilirim. İrfan çayını ayrı kompost çayını ayrı yapmak yerine birlikte yapmak mümkün müdür?

    Mama olarak kendi yaptığım Humik asit, mısır arpa buğday ve nohut unu karışımi, toz deniz yosunu, hayvansal menseili toz amino asit yoğurt suyu (laktik asit bakterileri için) Ve az miktarda Melas( Kukurtsuz)kullanmayi düşünüyorum. E.coli ürememesi icin bir miktar havuç suyu karıştıricam. Mantarlarin üremesini beklemek için 10-14 gün kadar sürecek bu işlem 8-12saatte bir besleyecek sürekli oksijen ve matkapla büyük bir su tankina daldirdigim kendi imal ettiğim büyük bir süzgecin içersine koyacağım kompostu da karıştırıcam. Oksijensiz kalan bölge olmaması için. Hem süzgecin dibinden katı maddenin bulunduğu yere yakından oksijen vereceğim hem de tankın dibinden tüm suya oksijen vereceğim. Tankın dibinde de çökelti toprak olmayacak. Bunu tarla bitkilerinde geniş alanda yapraktan uygulama olarak yapacağım. Yaklaşık olarak 1/15 ila 1/30 oranında seyreltilmis olacak. Deneme alanımda deneme yapacağım ancak bu şekilde bir deneme yapmış uygulamış tecrübe edinmiş birisi varsa sormak istedim.

    Kısacası kompost çayı ile irfan çayını aynı tankta tek seferde uzun sürede demleyip bu şekilde yapraktan uygulama yapabilir miyim ? Önerebileceğiniz ilave edebileceğimiz bir şey var mı buna?

    Büyük tankta bakteri yoğun bir besleme ile yoğun bakteri üretimi yapıp, küçük bir tankta da yoğun mantar üretimi yapıp uygulama esnasında karıştırabiliyorum. Mantarların üremesi için daha uzun süreye ihtiyaç olduğu için. Yine bu şekilde de yapabilirim. İrfan çayını da büyük tankta bakteri yoğun olarak yapabilir miyim? Özellikle azot, kalsiyum, magnezyum ve potasyum içeriğine ihtiyacım var. Normal şartlarda sentetik gübrelerde kalsiyumu hiç birşeyle karıştıramıyoruz. Dolomit madeni kaynaklı üretilen kalsiyum-magnezyum nitrat gübresi haricinde başka verme şansımız olmuyor. İrfan çayında organik olarak kalsiyumun zaten bulunduğu için işlerimizi çok kolaylaştıracağını düşünüyorum. Özellikle tam bu dönemde bitkilerin hızlı büyüme evrelerinde yoğun hücre bölünmesi yaşandığı zamanlarda topraktan kalsiyum kaldırmalarının pik yaptığını düşünürsek. Bu dönemde toplanan hızlı gelişim gösteren bitkilerde bol miktarda kalsiyum ve azot olacağına inanıyorum. Geniş yapraklı bitkilerde de mikro elementlerin yoğun olduğunu okumuştum. İnorganik formlardaki her minerali birbiri ile karıştırma şansımız olmuyor. Agtagonist ekileri sebebiyle. Fosfor ile mikro elementleri veremiyoruz. Kalsiyumu hiç birşeyle karıştıramıyoruz vs. Çok yoğun içerikli bir irfan çayında organik formda bulundukları için her besin elementini verebilmiş olacağız diye umuyorum. İrfan çayında kullanacağımız bitkilerin de üretim yapılan dönemde bizim bitkilerimizle aynı anda büyüdükleri için ihtiyaç duyduğu besin elemenleri birbirine benzerlik taşıyacaktır. O yüzden buğdayımın hızlı büyüdüğü dönemde azot kalsiyum magnezyum bol olacak, nohutlarımın çiçekleneceği dönemde bol çiçekli bitkileri toplarsam fosfor-çinko içeriği yoğun olacak nohutların tam ihtiyaç duyduğu dönemde vs gibi örnekler çoğaltılabilir.

    Bu şekilde 10-15 günde bir yapraktan bir miktar sentetik azot (üre) ve organik şelatlı mikro element takviyesi de yapar, irfan çayı, sürekli anlık yeni bitkiler toplayarak yeni bir çay yapımı ve kompost kaynaklı yoğun mikro organizma popülasyonun çok faydalı olacağına inanıyorum. Ancak bu şekilde bir denemem hiç olmadı. Hepsini ayrı ayrı deneyip tecrübe edip çok faydasını gördüm. Umarım birlikte uygulanabilirliği vardır. Deneme sahamda deneyerek tabi geniş alanda uygulama yapacağım ama sizin görüş ve önerilerinizi de duymak isterim. Saygılar.

    • Elinize sağlık, güzel uygulamalar yapmışsınız ve yapıyorsunuz.

      İrfan çayı, temel olarak arazinde bulunan yerli yabani otlar ve çay yapmak için gözden çıkarabileceğiniz bitkilerin yaprak ve otsu sap hücrelerinde bulunan mineralleri, kendi doğal dengeleri içinde alıp yetiştirdiğiniz diğer bitkilere vermeyi hedefler. Bunu yaparken de, çay yaptığınız sağlıklı bitkilerin yüzeyinde bulunan aerobik organizmaların da çayda çoğaltılarak mikrobiyal içerik oluşturulmasını sağlar.

      Bakteri, mantar, protoza pek çok çeşitlilik içeriyor olmasına rağmen, İrfan çayının bakteri ağırlıklı bir mikroorganizma popülasyonu içereceğini söylemek yanlış olmaz. Mineral içeriği ise, laboratuarda ölçülebilir miktarlara göre, inorganik mineral karışımına kıyasla çok daha etkili ve uygulanan bitkilere yarayışlı olduğunu yıllardır devam eden uygulamalarımızda gördük.

      Öteyandan, mantarların da tarımda ne kadar önemli olduğu yeni araştırmalarla her geçen gün ortaya çıkıyor.

      Bu bakımdan düşünceniz doğrudur. Hem bakteri hem de mantarların dominant olduğu farklı çaylar yapılarak, tank karışımıyla birlikte veya ayrı ayrı uygulanabilir.

      Mantar dominant çay yapabilmek için de, haliyle mantar içeriği zengin ve çeşitli olan kaynak kullanmak gerekir. Bunun için, öğütülmüş taze dallardan başlatılmış, uygun koşullarda uzun sürede olgunlaştırılarak lignin ve selülöz içeriği tamamen parçalanmış komposttan, ilave katkı konmaksızın 24 saatlik güçlü havalandırma ile elde edilmiş kompost çayı yapmanızı öneririm. En yüksek mantar çeşitliliği ve zenginliği bu tür bir kompostta bulunur ve bundan tabii ki yararlanılır.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*