Yaban Mayasının İzinde

Her şey natürmort gibi bir fotoğrafla başladı. Öyle güzeldi ki! O fotoğraftaki buğulu suyun peşine düşmekle, aslında yaban mayasının peşine düşmüş olduğumu hikayenin tamamını yavaş yavaş öğrenince anlayacaktım. İlkin fotoğrafların kaynağını ve ne olduklarını araştırmaya başladım. Derken, içinde ahşap bir tezgah başında, renkli meyveleri kavanozlara yerleştiren çok sevimli genç bir Japon kadının da olduğu bir başka fotoğrafa ulaştım. Böylelikle onun öyküsünün birazı, benim de öyküm oldu.
yaban_mayasi_1

Beyaz leylaklarla çiçek mayası hazırlığı

Junko Mine, yeni arayışlardan vazgeçmemiş, Amerika’da yaşayan mutfak sanatlarına ve fotoğrafa gönül vermiş bir grafik tasarımcı. O da yaban mayasının peşine tıpkı benim gibi bir fotoğrafla düşmüş; gördüğü fotoğraftaki kızıl ve mor renklerini suya salmış meyvelerin bulunduğu kavanozların güzelliğiyle meraklanan genç kadın, bunların Tokyo’nun biraz dışındaki küçük bir fırıncıya ait meyve mayaları olduğunu öğrenmiş. Bu küçük fırının sahibi Taro Hashiguchi çiçek ve meyve mayalarıyla yaptığı ekmeklerle tanınıyormuş. Ekmeklerinde sadece babası tarafından yetiştirilen çiçek ve meyvelerden elde ettiği yaban mayasını kullanan usta, bu nedenle fırınını yalnızca haftada iki gün satış yapmak üzere açıyormuş. Ekmeklerin kendine özgü lezzeti çok beğenildiğinden olsa gerek, insanlar büyük kentten gelip açık olduğu günlerde fırının önünde kuyruk oluyorlarmış.

Yaban mayasının çağrısına dayanamayan genç kadın, hiç tanımadığı ekmek ustasına bir not yazıp kendisini tanıtmış ve mayaların sırrını öğretip öğretemeyeceğini sormuş. İnsanoğlu fani bir varlık, bir var, bir yok. Her dem var olan ise sevgi ve bilgi. Yaşam sırasında edinilen her bilgi ve kazanılan her deneyim ancak ortak bilgi dağarcığına eklenirse bir anlam kazanıp ölümsüzleşebiliyor. Bugünü binlerce yıldan süzülüp gelen öze dayanarak yaşıyor olmasaydı, kim bilir insanlık belki hala taş yontuyor olacaktı.  Sözün özü, gizlenip saklanan, gizleyip saklayanla birlikte yok olup gider. Bilgisini, becerisini öğretmekten kaçınan kişiye usta denir mi? Nitekim, bu usta da sanatına saygı duyup öğrenmek, onun çırağı olmak isteyen bu genç kadının notuna kayıtsız kalmamış, onu davet etmiş. Amerika’dan kalkıp ustanın yanına Japonya’ya giden genç kadın, ustadan yaban mayasının sırrını öğrenmiş, onunla birlikte ekmekler yapmış.

Genç çırak, yaşadığı yere geri döndükten sonra kendi yaban mayalarını üretip, çok özel ekmekler yapmaya devam etmiş. Tıpkı ustası gibi ve ustasının izniyle, ona aktarılan bilgiyi paylaşmakta cimrice davranmamış. Ekmeklerini yaparken, kendisi gibi yaban mayasının peşine düşenlere yol göstermeyi ihmal etmeyip bildiklerini paylaşmış.

Yaban mayasının tarifi peşine düştüğümde, işte bu sıcacık öyküye ulaştım. Dünyanın öbür ucundaki minik bir fırında, çiçek ve meyve kokulu ekmekler yapan, gönlü zengin ekmek ustasından da, güzel işler yapan genç fırıncıdan da böyle haberdar oldum. Paylaşmanın, hele de bilgi paylaşmanın muhteşemliğine bir kez daha hayran kaldım, yürekten inandım.

yaban_mayasi_2

Mayalanmış çiçeklerin süzülmeden önceki hali, köpükler taşıp döküldü.

Genç sanatçı Junko Mine üzüm mayası tarifini, benim gibi yaban mayasının izinden giderken ona ulaşanlarla paylaşmış. Bu paylaşıma izin veren ustası Taro’ya teşekkür etmiş ve Japoncada bu ve benzeri “saccharomyces cerevisiae” içeren mayalara “Kobo” adı verildiğini söylemiş. Biz ise, dilimizde içine koyduğumuz nesneye göre üzüm veya çiçek mayası adını alan bu sıvıların hepsine birden “yaban mayası” dedik.

Yaban mayasının izinde, bu yazıya ulaşanlar için ben de aynı tarifi, paylaşmama izin verme inceliği gösteren Junko Mine’ye ve bu bilgiyi ona aktaran ustasına gönülden teşekkür ederek, meraklılarına aktarıyorum.

Kuru Üzümle Maya Yapımı:

Malzemeler:
Kapağı sıkıca kapanabilen bir cam kavanoz
Organik kuru üzüm
Temiz içme suyu (klorsuz)

Yapılışı:
1. Kavanozu ve kapağını sıcak suyla sterilize edin
2. Kuru üzümleri ayıklayıp, hafifçe sudan geçirin
3. Kavanozun 1/3’ünden biraz daha azını kuru üzümle doldurun
4. Kavanozun kalan 2/3’lük kısmını,ağzına kadar temiz su ile doldurun
5. Hiç hava boşluğu bırakmadan kapağı sıkıca kapatın
6. Kavanozdaki kuru üzümlerin fermente olması için kavanozu yaklaşık beş gün oda sıcaklığında muhafaza edin

Not:
Fermantasyon süresi (mevsim, oda ısısı, üzümdeki şeker miktarı gibi) koşullara bağlı olarak değişir. Mayanın hazır olması için maya popülasyonunun maksimum çoğunluğa ulaşmış olması gerekir, böyle olduğunda kavanoz içindeki suda aktif baloncuklar görülür. Bu da yaklaşık beş ila altı gün alır. Başta da söylendiği gibi süre koşullara göre değişebilir.

Maya hazır olduğunda, süzerek üzümlerini ayırdığınız suyu mayalama için kullanın. Ekmek yaparken herhangi bir aşamasında sade su yerine bu suyu kullanmak hamurun kabarmasına yardımcı olur. Ancak ekşi mayanın aksine, daha iyi sonuç almak için mayalı suyu saklamayıp, bir veya iki parti ekmek yapımında kullanıp bitirmek gerekir.

Uyarı: Maya beş gün sonunda hemen kullanılmayacaksa, fermantasyonu yavaşlatmak için buzdolabına kaldırılmalıdır. Aksi halde kapağı patlatabilir. ”

Tarifin orijinali için “making raisin yeast water” sayfasını, muhteşem fotoğraflar için Junko Mine’nin sitesini ziyaret edin.

yaban_mayasi_3

Hafif leylak kokulu ekşi maya ekmek

Çiçek Mayası

Yenebilir çiçeklerle yapılan yaban mayasında da aynı yöntem kullanılıyor. Fermantasyonu hızlandırmak adına içine bir çay kaşığı şeker de eklenebilir, ancak şeker yerine bal, pekmez eklenirse çiçeklerin kokusunu bastırabileceğini hatırda tutmalı.

Bu şekilde hazırlanan ekmeklerde meyvenin ve çiçeğin kokusu belli belirsiz hissedilebiliyor, çok baskın olmuyor. Ekmeği bu defa leylaklarla  denedim, belki az bir miktar kullandığımdan koku çok belli belirsiz oldu. Şimdiye kadar yaptıklarımda en hoş sonucu elma, ıhlamur ve güllerde aldım. Yalnız dikkat, meyvelerle yapılan mayalar hava alırlarsa sirkeye dönüşmeleri çok mümkün.

Yaban mayasıyla elde edilen çiçek veya meyve mayalarını kullanırken birinci yöntem tarifte anlatıldığı gibi mayanın kendisini hamuru yoğururken su yerine kullanmak ki bunda mayada kullanılan şeker miktarının hamuru tatlı hale getirmemesi için dikkatli olmak gerekiyor. İkinci bir yöntem ise ekşi mayalı hamurda olduğu gibi ön maya hazırlayıp hamuru bununla mayalamak. Ön maya una eşit ağırlıkta yaban mayası, örneğin 100 gr yaban mayasına 100 gr un, eklenerek hazırlanıyor. Hamur, olgunlaşan ve kabaran bu ön maya ile yoğuruluyor, ancak bu yöntemde maalesef ekmekte çiçek veya meyvenin kokusu, tadı kesinlikle olmuyor. Ayrıca yaban mayası ekşi mayayla birlikte de kullanılabiliyor.

Yaban mayasının peşindeyken ülkemizde de çiçek mayasının yapıldığını öğrendim. Ancak bu yöntemden farkı, kapak yerine tülbent kullanılması, yani hava ile temasa açık bırakılması. Bu yöntemde çiçeklerin su yüzeyinde havayla doğrudan teması çürümeye ve nahoş bir kokuya sebep olduğundan, çiçekleri su altında tutmanın bir çaresini bulmak gerekiyor. Fermantasyon maceralarımdan öğrendiğim bir şey varsa, o da kötü kokunun zararlı bakterilerin ürediğine işaret etmesidir. Dolayısıyla kötü kokulu bir fermantasyon ürününü mutfakta da bahçede de kullanmaktan kaçınıyorum.

Yaban mayasının izinde yolumuz çiçek kokulu ekmeklerin olduğu, sevgilerin ve bilgilerin paylaşıldığı bambaşka bir aleme çıktı.  Gönül ve akıl diyor ki, insanoğlu kendini işte böyle bir geleceğe, böyle bir dünyaya hazırlamalı, çünkü bu ne çok uzak ne de imkansız…

Special thanks to Junko Mine for letting us share her beautiful story and the recipe. 

有難う 御座います Taro Hashiguchi

37 Comments

  1. Merhaba Meyvelitepe, ne guzel bir paylasim tesekkur ederiz
    Portakal cicegi ile olurmu, dogal tarimi deneyimledigim bir mandalina portakal bahcemiz var, agaclarin altlarina bakla ya da mas fasulyesi ekiyorum , gubrede kullanmiyorum
    Bu sene borulcede attim
    Ne guzel olur portakal cicegi kokulu ekmek

    • Turunçgillerin tüm çiçekleri yenebilen çiçeklerdenmiş, dolayısıyla yapılabilir. Tarifi aldığım sitede özellikle limon kabukları ile yapılanın kek ve pastalarda çok başarılı sonuç verdiği belirtiliyordu. Bahçenize bereket diliyoruz:)

      • SAgolun,Nisan sonu ve Mayis yagmurlari olsun.Tarifi aldiginiz siteyi ogrenmek mumkun mu?
        Bugun de kek yapsam mi diye geciriyordum icimden:))
        SEvgiyle

        • Yazıdaki, tarifin orijinali için verilen linke tıklarsanız sorduğunuz siteye ulaşabilirsiniz.

          • Sayın Meyvelitepe yazınızı büyük bir zevkle okudum.
            Sizden ricam yazıdaki linki tam verebilirmisiniz yada yenilermisiniz. Tıkladığımızda reklam linkleri çıkıyor.
            Teşekkür ederim.

  2. Paylaşım için teşekkürler. Okuyunca hemen evde kalmış bir avuç kuru üzüme gözümü diktim. 🙂 ( köyden geldi ve organik) Denemeye geçiyorum.. Sağlıcakla kalın. Bu yaz sizin için harika bir sezon olsun..:)

  3. Yaşayın Meyvelitepe ‘ nin güzel insanları . Siz birşeyler için çabalıyorsunuz , ben ne yapabilirim diye düşünüyorum … Sağlıcakla kalın .

  4. Emeğinize, çabanıza, iyi niyetinize sağlık! Paylaşımlarınızı keyifle takip ediyor, yenilerini merakla bekliyorum, sevgiler.

  5. Ihlamur mayası ile yapıyorum ekmek bir yıldır 🙂 ıhlamuru denedikten sonra çiçekleri ve meyveyi denemeye de niyet etmiştim.. İlk secimim akasyaydi bu bahar. Bu yazıyla kolları sivayabilirim.. Teşekkür ederim.

    • Teşekkürler Metvelitepe uzun yıllar önce sirke yapmaya başlarken sizleri tanıdım. Ihlamur suyu ile Ekşi maya ekmek yaptım. Ama yaban mayasını tek olarak kullanıyoruz değil mi. Iyi günler

  6. Çok güzel, sıcacık bir yazı, tarif için ayrıca teşekkürler. İyi ki varsınız.

  7. Yazının orijinal ingilizcesinde de bana göre bir takım yanlışlıklar var. Nereden biliyorsun derseniz en az onbeş yıldır ekmeğimi kendim yaparım, maya konusunda da bir hayli bilgi birikimim var.

    Saccharomyces cerevisiae dediğimiz maya bir tür mantardır ve havada bulunur (ilk ekmek nasıl oldu sanıyoruz… 🙂 ). Dalında iken üzüm, erik gibi meyvelerin dışını kaplayan mumsu madde çoğunlukla bu mayadır. Ekmek yapımında da, bira yapımında da, şarap yapımında da bu maya kullanılır. Bu maya derken çok alt türleri var, ayrıca her mayalanmada mutasyona uğrar.

    Maya şekeri çok sever, çiçeklerin içindeki nektarinde bulunması ve bu ortamda çoğalması çok normal. O yüzden bu mayayı çoğaltarak ekmek yapımında kullanmak aslında iyi fikir.

    Ekşi maya dediğimiz maya da benzer şekilde elde edilir. Tercihen tam buğday unu su ile iyice karıştırılır, bakterilere karşı koruyucu olması açısından biraz tuz ve c vitamini (yada bir kaç limon damlası) ilave edilir ve üzeri tülbent ile örtülerek dışarıda gölge bir yere bırakılır. Unda az da olsa var olan amilaz enzimi nişastanın bir kısmını şekere çevirir, mayada bu şekeri tüketerek çoğalır. Elde edilen bu mayanın aroması o yöreye özgüdür. San Fransisco’da 300 yıldır aynı maya ile ekmek yapan bir fırın var, bildiğim kadarı ile o mayanın o bölgeden çıkarılması yasaklanmış.

    Yazıda bahsedilen kuru üzümle maya yapımındaki mantık kuru üzüm üzerinde yapışmış halde bulunan mayanın aktif hale getirilerek ekmek yapımında kullanmak. Peki neden kavanoz ağzına kadar su ile dolduruluyor ve kapağı sıkı sıkı kapatılıyor. Maya aktif olduğunda üzümdeki şekeri tüketir ve bolca karbon dioksit çıkarır. Ortamda oksijen olmazsa şekeri alkole dönüştürür. Kapak kapalı olursa oluşan karbon dioksit kavanozu patlatır. Onun yerine bir avuç kuru üzümü ıslatıp, biraz ezip, bakterilerden korumak için C vitamini (askorbik asit) yada bir iki damla limon ilave edip, üzerini tülbent ile kaplamak hızlı bir şekilde maya üremesini sağlayacaktır. Birkaç günde zaten köpüklenmesinden anlaşılır.

    Meyvelerden yapılan maya hava alırsa sirkeye dönüşmesinden bahsediliyor. Meyvelerden oluşan karışım eğer havasız ortamda tutulursa maya alkol üretir. Daha sonra alkol hava ile temas ederse sineklerle taşınan sirke mayası alkolü sirkeye dönüştürür. Yani alkol oluşmadan sirke oluşmaz.

    • Yazıyı okuyup geri bildirimde bulunduğunuz için teşekkürler. Uzun zamandır ekmeğinizi kendiniz yapıyorsanız bu konuda epey tecrübelisiniz demektir. Biz bu konuda daha emekleme döneminde sayılırız:)  
      Eleştirilerinize gelecek olursak, aslında bu yazıda çok değerli bulduğumuz bilgi paylaşımının önemine ve güzelliğine odaklandığımızdan doğrusu işin bilimsel yönüne ilişkin çok ayrıntılı bilgi vermedik. Eğer linkini verdiğimiz blogdaki yazıdan, bir önceki sayfadaki “oxygen and yeast” başlığına göz atarsanız, burada sorduğunuz ve kendi tecrübenizle yanıtladığınız soruların bir mikrobiyolog tarafından verilmiş yanıtlarını da görebilirsiniz.
      Siz konuya daha çok maya üretimi açısından bakmışsınız. Oysa, bu yazıyı hazırlamadan önce hikayeyle ilgili bulabildiğimiz her kaynağı okuduğumuzdan, bu yöntemi kullanmaktaki asıl amacın, maya üretmekten ziyade belli aromaları, kokuları yakalamak olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu genç hanıma sık sık, bu şekilde hazırlanmış maya yerine neden meyvenin kendi suyunu kullanmadığı sorulduğunda, meyvenin kendi suyunun hamura çok baskın bir tat katacağını, oysa asıl istediğinin meyve aromasının sadece bir nüans olarak hissedilmesi olduğunu belirtmiş.
      Maya üretmek için kullanılmasını önerdiğiniz C vitamini yani askorbik asit, bir antioksidan olarak sudaki oksijen seviyesini azaltır, ancak sadece aerobik bakterilerin üremesini engeller, anaerobik bakterilere bir etkisi yoktur. Dolayısıyla aslında C vitamini ekleyerek siz de oksijensiz ortamda maya üretmiş oluyorsunuz????
      Havasız ortamda maya üretmeye çalışırken şeker miktarına bağlı olarak alkol oluşması beklenebilir, tabii bu durumda hava ile temasta sirkeleşmeye karşı uyardık. Yeri gelmişken belirtelim biz sirke yaparken mayalanan sıvıyı sirke sinekleriyle temas ettirmekten şiddetle kaçınırız, yoksa sirke kurtlanır. Sinek olmadan da asetik asit bakterileri geliyor (Bkz: “Sirke yapmamak olmaz” başlıklı yazımız).
      Alkol olmazsa sirke olmaz diyorsunuz, ama anaerobik fermantasyon sırasında, anaerobik bakterilerin etanol oluşmaksızın şekeri doğrudan asetik aside döndürmeleri de mümkün, yani alkol olmadan sirke olmaz demek doğru sayılmaz.  
      Son olarak bu yazıyı yazmadan önce bu yöntemleri bizzat deneyip gözlemlediğimizi de ifade edelim, yoksa sadece bir kaynaktan alıntı yapmış değiliz. Siz de belki deneyip, ondan sonra tecrübenizi ve gözlemlerinizi yeniden paylaşmak istersiniz.
      Not: Kapak patlamadı????

  8. Paylaşımınızı keyifle okudum,paylaşmak dünyanın en güzel şeyi…. Sizi güzel yüreğinizden dolayı kutluyorum…..Sevgiyle kalın.

  9. Merhaba,

    Blogunuza ağaçlar.net aracılığı ile ulaştım. Hem oradan hem de buradan deneyim aktarımlarınız için teşekkür ederim. Ankara bozkırında bahçe/bostan işini öğrenmeye çalışırken epey destek alıyorum bu vasıtayla.

    Bu arada geçtiğimiz hafta hanımeli çiçeğinden maya yapmaya çalıştım fakat sonuç ne yazık ki başarısız oldu. Bir kavanoz iyi içme suyunu topladığım bir avuç hanımeline kattım ve güneş görmeyen mutfağımda mayalanmaya bıraktım. 3 gün bekledim ama hiçbir şekilde kabarcıklanma olmadı. 5 günün sonunda ise kavanozu açtığımda çiçekleri çürümeye yakın ve kötü kokar halde buldum. Sizce nerede yanlış yaptım?

    yanıtınız için şimdiden teşekkürle..
    sevgiler

    • Ezgi hanım, faydalı olabiliyorsak ne mutlu bize. Çiçeklerle maya yapmaya çalışırken benzeri durumlar benim de başıma geldi. Çiçeklerin suyun dışında kalıp kapakla su arasında kalan havayla temas eden kısmı bozulmuş olabilir ki, bendekiler öyle olmuştu. Bazı çiçekler iyi sonuç vermeyebiliyor, bazen azıcık şeker eklemek işe yarayabilir. Çiçekler pek şeker içermediği için çok hafif kabarcıklanma biçiminde köpürme oluyor, kavanozu açmadan biraz sallayınca daha iyi anlaşılıyor.

  10. Merhabalar ve teşekkürler 🙂
    Yine harika bir paylaşım.
    Heyecanla denemeye giriştim, Gülhatmi çiçekleriyle fakat nerdeyse bir ay oluyor hiç kabarcıklanma yok. Bozulma kötü kokma da yok. Öylece duruyorlar 🙂 Çiçekler soldu, su renklendi sadece.
    Kıymetli bilgilerinizle bir açıklama getirebileceginize inançla Meyvelitepe ailesine sevgiler.

  11. Kucak dolusu sevgiler 🙂 Lahana Fermentasyonunuzu aramaya gelmişken selam vereyim dedim,

    bu çok heyecan verici paylaşım / lar içinde sonsuz teşekkürler bizlere ilham kaynağı olduğunuz için,

    yollarımızın bir gün kesişmesi dileğiyle,

    Selma-Artur

  12. Sizin bu yazınızı görmüş ancak okumaya fırsat bulamamıştım. Sonra tamamen japonca bir kitap geçti elime. Evet bu kitabin başında meyve yapımını tarif ediyor. Hic anlamadım aslında ama normal bir ekşi maya yapar gibi geçen hafta etraftan topladığımız erik çiçeği ve ballı babalarla bir maya tuttum. Baskın bir çiçek kokusu yok ama bizde çok sevildi. Simdi de validebağ korusundan topladığımız papatyalar ile ayni şekilde yapmaya başladım. Ağzı açık ama sürekli karıştırarak yapıyorum, kotu koku yok. Bir sonrakini kapağı kapalı yapacağım anlaşılan. Taze çıkan her.meyve çiçekle maya yapasım var artik. Bendeki kitabin yazarı. Masako takahashi
    Bu yazi benim için çok aydınlatıcı oldu.
    sevgiler

  13. Acaba bu maya suyu ile yoğrulan hamur bekletilip fermante olduktan sonra ekşi maya gibi kullanılarak yeni bir hamur yoğrulsa nasıl bir sonuç alınır bu biçimde bir çalışmanız varmı ?

    • Yaban mayasıyla hazırlanan ön maya ekmek ve benzeri hamur işleri yapımında artık yaygın olarak kullanılıyor, instagram, facebook gibi sosyal medya ortamlarında tarifleri de bulunuyor. Bu mayayı iki şekilde kullanmak mümkün: birincisi yaban mayasını içeren suya eşit ağırlıkta un ilave ederek fermantasyonla bir ön maya elde ettikten sonra bu ön mayayı hamura katabilirsiniz; bunun için her seferinde yaban mayasının tazesini hazırlamak gerekiyor.İkincisi ise yaban mayalı suyu doğrudan sıvı olarak hamura ekleyebilirsiniz, bu şekilde olunca meyve kokusu hamur işinde de hissediliyor.
      Ancak yaban mayasıyla hazırladığınız ön mayayı ekşi maya gibi besleyerek saklamak isterseniz, zamanla meyve kokusu ve tadı kayboluyor ve tamamen ekşi mayaya dönüşüyor, dolayısıyla yaban mayası özelliğini bir anlamda kaybetmiş oluyor.

  14. Merhaba
    Çiçek mayasını şarap yapımında olduğu gibi hava kilidiyle yapmak sanırım bozulmanın önüne geçebilir

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*