Esnaf Kan Ağlıyor

“Esnaf kan ağlıyor” sözü ikide bir gazetelerin manşet yaptığı, bir kısım siyasilerin demeçlerinden sıkça duyduğumuz, özellikle de siyasi tansiyonun yükseldiği dönemlerde , günün muhalefetini destekleyenlerin, günün iktidarını kötülemek, iktidarın işleri kötü yaptığını, oysa muhalefetin daha iyi yapacağını kısa yoldan ifade ederek, dinleyenleri muhalefete sevk etmede kullanılan bir slogan olmuştur.

Google’dan “esnaf kan ağlıyor” sözcüklerini başına sonuna tırnak işareti koymadan aradığımda 73.900 tane, tırnak işareti koyarak aradığımda ise 9.730 tane sonuç bulundu.

Çoğunluğu medya linkleri olan bu sonuçlar, yayınlanma tarihleri itibarıyle epey eskilere gidiyor. Yani kimin iktidar, kimin muhalefet olduğuyla pek ilgisi yok gibi sanki. Esnaf hep kan ağlıyormuş anlaşılan.

Oldukça uzun bir süredir her çeşit slogandan uzak duruyorum.Sloganların, gerçekte oldukça geniş olan bir konuyu neden-sonuç ilişkisi içindeki bütünselliğinden soyutlayıp istenilen şeyi düşündürterek yönlendirme aracı olarak kullanıldığını düşünürüm.

Bu anlamda da insanların zayıf, bilgiye ve bilmeye değil yönlendirilmeye ihtiyacı olan, düşünen bireyler olmaktan çok, güdülen sürüler olduğunu varsayanların başvurduğu bir araçtır sloganlar.

Amacım bu konuda felsefi ve sosyolojik bir tartışma yaratmak değil. Sadece “esnaf kan ağlıyor” sloganının bizim son bir yılda karşılaştığımız yüzünü sizlere anlatmak.

Evet, esnaf kan ağlıyor olmalı. Dahası, evin inşaatı süresince bir şekilde iş yaptığım esnafın büyük bir çoğunluğunu düşününce “ağlamıyor” olsa şaşardım.

Öncelikle inşaatı yapanlardan başlıyayım. İnşaatı, projeyi mimari usullerle çizen Karamürselli mimar Cevat Kaya’ya verdik. Kalfası İsmail ile beraber yaptı. Ancak ne kendi ne de kalfası inşaatın yapım aşamalarını ve imalatı iyi kontrol etmedi. Çok fazla malzeme ziyan ettiler. Bazı kolonlar 3 cm bir tarafa yatık, bodrumdaki perde beton 8 cm dalgalanıyor. İnşaat sırasında bir sürü şeyi birden fazla kez yapmak zorunda kaldılar. Üst katın betopan malzemeden imal edilen duvarları usulüne uygun yapılmadığı için üstü alçı sıva tutmadı, çatlayıp patladı. Başka birilerini bulup yeniden tüm duvarları alçıpan ile yeniden imal ettirmek zorunda kaldım. Kullanılan malzeme ziyan oldu. Sızdırmaz olması gereken beton su deposu üç kez yapılan tamire rağmen hala su sızdırıyor. Daha pek çok şeyden söz etmiyorum bile. Doğal olarak da hatalı imalat sebebiyle yaptığım extra harcamanın kesebildiğim kadarını alacağından kestim. Bu işten elde edeceği kar zaten kestiğim para kadardı. Sonuçta o da zararda ben de.

Evin temiz ve pis su tesisatını verdiğim İzmitli Doğa Mühendislik adındaki firma sıcak su sirkülasyon devresini yanlış bağladı. Test etmediği için tesisatın üzerine şap atıldıktan epey sonra anlaşıldı durum. Ayrıca sundurmanın altına konacak lavabonun pis su bağlantısını, foseptik bağlantısını vb. şeyleri yapmadılar. İsimlerinin sonuna “mühendislik” ibaresi eklemişler ama mühendislik kavramından fersah fersah uzaklar. Proje yapmadan usta gönderip iş yapmaya çalışıyorlar. Usta da kendisine aktarılmamış bilgi ile yalan yanlış iş yapıyor. Sonuçta onlar da zararda ben de. Az daha yerden ısıtma sistemini bu firmaya verecektik. İşi vermeden önce kendilerinden yerden ısıtma projesini hazırlayıp vermelerini istedim, bize (nereden buldularsa) başka bir evin projesini gönderdiler. Derhal vazgeçtik tabii. Çok da isabetli oldu yoksa  sonuç ne olurdu artık tahmin bile etmek istemiyorum.

Ön ve arka giriş kapısı ile bodrum kapısını sipariş ettiğim Gölcük’teki Aydan Ağaç Torna’dan Ahmet Ay , ölçüsünü aldığı kapıları 10’ar santim dar imal ettiği için aynı kapıları bir kere daha yaptı. Kesinlikle zararda. Evin giriş kapısını çapraz monte ettiği için ben de zarardayım çünkü ya başka birine söktürüp yeniden monte ettireceğim, ya da yeniden yaptıracağım.

Ezinç’in Gebzedeki bayisi güneş enerjisi sistemini kurabilmek için 3-4 kere gelip gitti. Sonuçta sistemi kurdular ve çalışıyor ama yapılan işçilik tam bir acemi işi ve oldukça kalitesiz. Az daha siyah shingle kaplı çatının üstündeki kollektörlerin metal iskeletini maviye boyuyorlardı da son anda müdahale edebildim. Sisteme anti-freeze koymadıkarı için kollektörler ve borular donarak patladı. Neredeyse tüm sistemi yeniden yaptırmak zorunda kaldım. Patlayan kollektörlerin yerine yenilerini güçlükle alabildim (ne hikmetse orijinal modeli değil, bir düşüğünü gönderdiler). Ezinç metal’den kesinliklikle uzak durulmasını tavsiye ediyoruz.

Pencere işini de Gölcükten Şaban Erzincan isimli Adopen bayisine vermiş, 13 Ağustos’da herşey tamam teslimi konusunda sözleşme yapmıştık. Bu tam bir felaket idi. Birincisi, evin tüm camları karolajların yanlış olması sebebiyle iki kez yapıldı. Salonun iki kanatlı büyük pencerelerinden biri aynı sebeple üçüncü kez yapıldı. Pencerelere konan sineklikler profiller arasındaki seviye farkı gözetilmeden yapıldığından işlevsiz oldu ve sökülüp atıldı. Pencere kasalarının bir kısmı terazisinde değildi, hemen hemen hepsi ayarsız oldu. Bazı kanatlara menteşe tarafındaki kilitleme mekanizması takılmadığı için kanat ve kasa arasındaki contalar oturmadı ve daha pek çok problem. Aralık ayına kadar bekledik Şaban belki gelir de bu işleri doğru dürüst yapar diye. Ne gezer..

Başka bir pencereci ile anlaştık gelip eksikleri tamamlasın, olabildiğince Şaban’ın işlerini adam etsin diye. Bu işten Şaban kesinlikle ciddi zararda, biz de kalitesiz imalat sebebiyle zarardayız. Çağırdığımız ikinci pencereci Karamürselli Kompen bayisi Muharrem Öz pek de farklı çıkmadı. Şabanın sineklik müsvettelerinin yerine stor sineklikler yaptı ama pencere önündeki mermerlerin alt kısmındaki duvar birleşimlerini derz dolgusuyla doldurayım derken klinker tuğlaların üzerine de spatulayla bir güzel harç sürdü. Çirkin bir şey oldu. Üstelik mermerlerin üst taraftaki duvar birleşimlerini öylece açık bıraktı. Üstünü kapatsın diye baştan anlaştığımız profil içlerindeki cıvatalar hala öyle duruyor, bazı çerçevelerin kilit karşılıkları tek civata ile sallanıyor, hava geçiren çerçeveler hala hava geçiriyor. İşin ilginç tarafı, bu işleri yaptıktan sonra, “iş tamam abi, her şey mükemmel oldu” deyip para istemesiydi. Bir üçüncü pencereci arıyorum bu aralar.

Şömineyi  yapan Çırağan şömine, iki kere imalat yaptı. Şu anda oturduğumuz evdekinin aynını istemiştik. Geldiler, fotoğraf çektiler, uzun uzun ölçüler aldılar. Bir süre sonra aradılar yaptık gelin bakın diye. Gittik, bizimkinin karikatürü gibi bir şey olmuştu. Bir daha yaptılar. O da içimize sinmedi. Aynı düzlemde yapıştırılmış olması gereken taş bir milim dışarı taşmış, çizgi gibi görünüyor. Isı odasının aliminyum folyoları aşağı doğru taşmış vs.

Kusuruma bakmasınlar ama, bu örnekleri daha da arttırmak mümkün. Peki, işini doğru yapan hiç mi olmadı diye soracaksınız. Evet oldu. Onların hakkını yemek istemem. Banyo seramiklerini döşeyen İsa, Alçı işlerini ve badanayı yapan Ertuğrul tam bir sanatkar gibi çalıştılar. Yerden ısıtma sistemini projelendirip döşeyen KLM, ısı pompasını sisteminin mühendislik işlerini ve kurulmasını gerçekleştiren ISIMAS, Vilo marka pompaların Gebze’deki bayisi Ünal Teknoloji ve Zeki Arslantaş, Siding’leri yapmak için ta Ankaradan ekibi ile kalkıp gelen Yedsan firmasından Ahmet Altan,  yaklaşımları, verdikleri hizmetin kalitesiyle dedelerimizden bildiğimiz “esnaf” tanımına uygun davrandılar. Yani, üstlerine aldıkları işi mükemmelen yerine getirdiler üstelik zamanında, başka bir şeye zarar vermeden. Doğal olarak bize yaptıkları işlerde para da kazandılar.

İşin üzücü tarafı, işini iyi yapanların çok azınlıkta kalmış olmalarıydı. Bir diğer üzücü olan ise, işini iyi yapmayanların bunun farkında bile olmamalarıydı. Öyle ki, yapmadıkları, ya da yanlış yaptıkları işi mükemmel yaptıklarını zannediyorlar. Sadece işi tam ve kaliteli yapmış gibi para istemesini iyi biliyorlar, yoksa sizin malzemenizi ziyan etmişler, sizi işi bir daha yaptırmak zorunda kalacakmışsınız, bir şeyi yapayım derken başka şeyi bozmuşlar, ya da geri dönülmez bir şekilde berbat iş yapmışlar umurlarında değil. Belki de bu bölgede esnafa işi düşenler beklentilerini buna göre ayarlıyorlar, bilemiyorum. Sonuçta müşteri zaten kan ağlıyor ve bu kafayla esnaf ne yazık ki daha çok kan ağlayacağa benzer.

Bu bölgede iş yaptırmak isteyenlere önerim, mümkünse bölge dışından getirin iş yaptıracağınız ekibi..

6 Comments

  1. Blogunuzu nisan ayindan beri ilgi ile takip ediyorum, tesadufen osiralarda bende o bolgede faaliyet gosteren emlak acentelerine bakarken rastlamistim, buzamana kadar yorum yapma firsati olmadi taki “esnaf kan agliyor” yazinizi okuyuncaya kadar. uc sene kadar once yurt disindan donusumde emekliligimi gecirebilecegim dogayla uyumlu enerji tuketimi minumum(calistigim alanla direkt alakali) bir ev tasarladim ve projeyi guven icerisinde ustalara teslim ettim ve sonuc buyuk hayal kirikligi. siz basinda oldugunuz halde onlari yasamissiniz ben ise binlerce mil otede sadece sonucu gordum ozenle getirdigim isi pompalari vb tek kelime ile telef oldu.maalesef ulkemizdeki profesyonel meslek anlayisi bu. konuyu ayrintilari ile anlatmak uzun surcegi icin bukadar yeterli sanirim.yeni yilinizi kutlar eviniz bittigine gore gule gule huzur icerisinde oturmanizi temenni ederim.

  2. Notunuz için çok teşekkür ederim. Bu yazıyı yazıp yazmamayı çok düşünmüştüm esnafımızı rencide edermiyim diye. Hatta bir kaç komikliği de atlamışım, yoksa trajedi mi demeliyim bilemiyorum.
    Sonuçta ülkenin iyiye gitmesi için herkes işini doğru yapmayı öğrenmeli. İşini doğru yapanın hem kazançlı olduğunu, hem de daha çok müşteriler edindiğini bizzat görme şansımız oldu bu projede. Burada en büyük sorumluluk belki de müşteriye düşüyor. Müşteri, istediği kaliteyi işin başında çok iyi anlatmalı ve bundan da taviz vermemeli diye düşünüyorum. Hoşçakalın

  3. sayın baylar 36 senelik makina mühendisiyimtoprak ısıtmalı sistemler hakkında kafanıza takılan ne kadar soru varsa bila ücret bana danışabilirsiniz

  4. Ali Müfit bey, bizim sistem devreye girdi zaten. Bu konuda deneyimliyseniz, kurulmuş sistemleriniz de varsa sizi agaclar.net’de “Çevreci Ev” forumuna bekleriz. Orada herkes bildiğini ve deneyimini paylaşıyor.

  5. Çok da düzenli takip edemesem de zaman bulduğumda beni alıp uzaklara götüren, hayal kurduran paylaşımlarınız için çok çok teşekkür ederim.
    Başak burcu:) ve el becerisi iyi biri olarak hissettiklerinizi o kadar iyi anlıyorum ki…Ankara’da yeni aldığım “0” ev için 2 senedir uğraşıyorum:) Ne yazık ki ortalık “usta” ile dolu. Vizyon, beceri, özveri, titizlik, incelik çok azının sahip olduğu erdemler.Elimden geldiğince hem kafamın rahat etmesi hem de maliyeti düşürmek adına kendim yapmaya çalışıyorum.
    Umarım daha sonraki işlerinizde gerçek anlamda usta olan esnaflarla karşılaşırsınız.
    Birçoğumuz gibi benim de hayallerimi gerçekleştiriyorsunuz.Her anlamda yolunuz açık olsun.
    Sevgiyle kalın

  6. Ahmet Şerif İzgören’in bu konuda müthiş bir cümlesi var: Evine usta gelip kazıklanmayan var mı? Sizin “komik” dediğiniz yerleri de kendi yaşamışlığı içinde anlatıyor ki pişkinliğin ve aymazlığın artık zirvesi deyip gülmeden kendinizi alamıyorsunuz.
    Ülkemizde zeki ve kalifiye insan eksikliği yok aslında. Mesele ahlaklı insan bulmakta maalesef…

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*