Zeytin Zamanı – 2

Meyvelitepe’de yaşam normal yörüngesinde devam ediyor. Bir yandan ev ile ilgili projelerimize devam ettik (ki, bunlardan sonra söz edeceğiz), diğer yandan bahçede yaşam oldukça hızlı bu günlerde.

Yeşil zeytin ile başlayan zeytin mevsimi Karamürsel-Su ile devam etti. Samanlı gibi bölgeye özel olan bu cins, samanlı ve gemlik cinslerine göre 4 hafta kadar daha önce olgunlaşıyor. Meyveleri oldukça iri olan bu cins, koyu kızıl rengi aldığında toplanıyor. Çizilerek acısı hızlıca çıkarıldığında taze zeytin olarak tadına doyum olmuyor.

Karamürsel-Su cinsi zeytinler bu yıl bölgede epeyce az. Köydeki ağaçların bir kısmı hiç zeytin vermedi. Bizim bahçedeki 4-5 Karamürsel-Su (kara zeytin) ağacımızdan toplam 50 kilo kadar çıktı.

Zeytinleri teker teker elle topladık, kurtlu, vuruk, bereli olanları ayıkladık. %25 civarında kurtlu ve vuruk olduğunu görünce önce biraz üzülür gibi olduk. Öte yandan bahçemizde hiç bir zehirli ilaç ve kimyasal kullanmamış olmamız sebebiyle bize kalan %75’in son derece sağlıklı olduğunu bilmek içimizi ferahlattı.

Daha sonra köyden aldığımız duyumlarda, zaten çok az olan Karamürsel-Su cinsinin, uygulanan zehirli ilaçlara rağmen %40 civarında kurtlu olduğunu anlayınca her şeye rağmen bahçede uyguladığımız organik, zehirsiz Neemazal’ın iyi iş yaptığı sonucuna vardık.

Zeytinlerin 7-8 kilosu bitti bile. Zira, çizip suya koyarak acısını çıkarttığımız bu zeytinler, limon zeytinyağı sosuyla her kahvaltıda yarım kilo eksiliyor. Üstelik de sadece iki kişilik kahvaltıda 🙂

10-12 kilo kadar zeytini ağaçtan toplanmış haliyle, hiç bir işleme tabi tutmadan 1,5 kg’lık paketler halinde derin dondurucuya koyduk. Niyetimiz aylar sonra birer birer çıkarıp taze çizik kalamata yapmak. Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün bir yazısında işlenmemiş zeytinin öylece dondurulup sonradan işlenebildiğini okumuştuk.

Ayrıca 10-15 kilo kadarını da çizerek hazırladığımız salamuraya yatırdık. Bu yıl tuz miktarını daha da azalttık. Tuzu, salamura suyunun %6’sına ayarladık. Geçen yıl laktik asit bakterileri elde edeceğiz diye günlerce yoğurt ve yoğurt suyu ile uğraşmıştık. Bu açıdan rahatız bu yıl. 20Kg’lık bir ambalajda gıda için hazırlanmış laktik asit temin etmeyi başardık. Salamura suyuna bir kaç santimetre küp ilave edip PH ölçümü yaptığımızda PH’in 3.30 olduğunu gördük. Bir kaç gün izleyeceğiz. PH seviyesi kendiliğinden 4.25’e çıkmaz ise su ilavesiyle PH’ı yükselteceğiz.

Bahçedeki hakim türümüz samanlı cinsi. Sofralık siyah salamurası ve selesinin benzeri olmayan bu türde bu yıl ağaçlar yüklü. Onlar da kızarmaya başladılar. Kasım sonu toplamaya başlarız diye düşünüyoruz. Üstelik samanlı’larda kurtlu ve vuruk oranı en fazla %5 gibi görünüyor.
Hurma ağacımız yüklü yine. Geçen yıl bize 150 kg meyve veren tek ağacımız bu yıl da görünüşe göre en az 100kg meyve verecek. Geçen yıl yaptığımız hatayı tekrarlamayacağız. Eşe dosta dağıttıktan sonra kalan 100 kilodan fazla meyvayı üç-otuz paraya satmıştık. Sattıktan sonra da Japonlardan hurma kurutmayı öğrenmiş, elimizde kalan az miktarla deneyip sonucu gördükten sonra epey dövünmüştük niye sattık ki diye.

Bu yıl hurmaların tamamını kurutuyoruz. Bodruma kurduğum amatör marangoz atölyesinde bir sürü kurutma çıtası biçtim. Bugün 10 kilo kadar topladık. Bir süre için akşamları en büyük eğlencemiz hurma soymak olacak gibi görünüyor 🙂

 

 

Bir süredir ıspanak, pırasa gibi sebzeler de bahçeden. Kırmızı pancarların teki yarım kilo geliyor. Rendeleyip zeytintağı, limon ve biraz tuzla enfes oluyor. Salata tabağının dibinde kalan suyunu kimselere bırakmadığımı itiraf edeyim.

Kerevizler çılgın gibi yaprak çıkarıyorlar. Köklerini kontrol etmedim henüz. Biraz büyüsünler diye bekliyoruz. Biberler hala çiçek açıp biber veriyorlar. Domatesleri, üzerlerinde kalanları toplayarak sökmeye başladık. Yeni hazırladığımız tarhlara havuç, bezelye, araka, soğan ektik, kıvırcık, pazı fideleri diktik.

Geçen yıl meyve fidanlarının bulunduğu bölüme yeşil gübre olarak bakla ekmiştik. Fidanların dikimi Şubat ayını bulduğu bulduğu için de geç ekebilmiştik. Bu yıl bahçenin bir bölümüne tohumluk bıraktıklarımızdan aldığımız 20kg kadar tohumu çok sık olarak ekeceğiz. Kalan yerlerin tamamına, zeytinlerin bulunduğu bölüm de dahil olmak üzere aşılanmış tohumlarla yonca ekmeye karar verdik. Bunun için 20kg yonca tohumu aldık, 1 kg da yonca için hazırlanmış bakteri kültürü getirttik.

Bu şekilde bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyoruz. Aşılanmış tohumlarla ekeceğimiz yoncanın havadaki azotu toprağa vermesini bekliyoruz. İkinci faydası ise gelecek bahar Mayıs ayında çiçeklenmeye başlayacak yoncayı çapa makinesiyle toprağa gömeceğiz. Bu da, o zamana kadar başka çapa yapma gereği olmayacak, bahçenin tümünde güzel bir kış örtüsü elde edeceğiz anlamına geliyor. Organik madde, potasyum ve fosfor için çiftlik gübresi kullanacağız. Fidanlar için bir traktör yanmış koyun gübresi getirtip fidan diplerine dağıttık bile. Zeytinler için ise üç traktör nisbeten taze sığır gübresi getirttik. Bahçenin uygun yerlerinde üç büyük öbek olarak duruyorlar. Zeytinler toplandıktan sonra ağaçların taçlarının hizasında yayıp yoncaları ekeceğiz.
Sonbaharın epeyce ilerlemiş olmasına rağmen yazlık çiçeklerden Tütün Çiçeği (Nicotiana) çılgın gibi açmaya devam ediyor. Bu çiçeğin bu kadar güzel koktuğunu bilmezdik. Özellikle hava kararmaya başlayınca her tarafı misler gibi çiçek kokusu kaplıyor.

Tohumdan yetiştirdiğimiz 5-6 farklı tür hatmi ve acı baklalar bu yaz çiçek açmadılar. Çok yıllık olduklarından önümüzdeki yıl açacaklar sanırım.

Aster’ler çok güzel olmuşlardı. Gelecek yıl daha çok dikmeye karar verdik. Sebzelerin arasına diktiğimiz kına çiçekleri hala çok güzel açıyorlar. Onların da sayısını arttırarak her yere dikmek istiyoruz.

Sonuçta çok işimiz var, olmayan şey yeterli zaman. Her şey bir tarafa, sonsuz gibi görünen sukünet ve sessizliğin içindeki devinim gerçekten heyecan verici, üstelik de eksoz dumanı ve korna sesi olmadan.

7 Comments

  1. Tercih ettiğiniz yaşadığınız hayat muhteşem, gıpta etmemek mümkün değil.
    Darısı benimde başıma.

  2. Selamlar,
    Kirmizi pancarlar cok lezzetli gorunuyor fotografta!:) Afiyet olsun.
    Yesil gubre olayinda kullandiginiz “asili tohumlar” da bakla mi?
    Bir de sebze tohumlarinizi nereden sagliyorsunuz, paylasabilir misiniz?
    Cok kolay gelsin.

  3. Merhaba Meyvelitepe sakınleri,
    Sizin yazılarınızı hiç kaçırmadan okuyorum ve doğayla bütünlük kurarak yaşamanızı hayranlıkla izliyorum.Eşim ve ben doğayla bütünleşmek amacıyla çaba harcıyoruz ve sizin yazılarınızdan yararlanıyoruz.Size çok teşekkür ediyorum.Selamlar ve saygılar.

  4. Pınar hanım,
    Bu yıl yeşil gübre için hem bakla hem de yonca ekiyoruz. Bir baklagil olan yonca, havadaki azotu toprağa verme konusunda en yüksek değere sahip.
    Sebze tohumlarımızı çeşitli kaynaklardan sağlıyoruz. Geçen yıl bir kısım domates ve sebze tohumunu İngiltere’den getirmiş, bir kısım köydeki dostlarımızdan almış, bir kısım da pazardan almıştık.
    İlgilendiğiniz tohumlardan elimizde varsa paylaşırız tabii.
    Teşekkürler

  5. Merhaba..
    Bloğuma verdiğiniz linkteki adresi
    asortik-krep.blogspot.com olarak değiştirebilirmisiniz..?
    Sizi ilgiyle ve özenerek takip ettiğimi de eklemek istiyorum 🙂

  6. Cok tesekkurler. Hala okuma, ve ogrenme asamasindayiz!:) Umarim cok gecikmeden planlama ve ekme asamasina da geliriz. O zaman sizinle baglantiya gecerim.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*