Yüzünü Bahara Dön!

 Mart hüzünlü geçti biraz, epey soğuk bir kışın ardından, güneşi beklerken kar, derken beklenmedik doğal ve yapay felaketler ardarda geldi. Bunca hengame arasında haberlerde Japonya’nın kuzeyinde, bir avuç toprağında yetiştirdiği, felaketten sağ çıkabilmiş (lakin muhtemelen artık radyoaktifli) ıspanaklarının üzerindeki örtüyü kaldırıp yapraklarını bir bir yoklayan bir çiftçi ilişti gözümüze. Belli ki bunca olumsuzluğun galibi, doğanın bize ve tüm canlılara verdiği, “hayatta kalma” arzusu oldu. İşte bu yüzden, o çiftçi gibi, biz de yüzümüzü yeniden doğaya, bahara döndük.

 

 

 


Bazen bize hayat durmuş gibi gelse de, aslında hiç duraksamadan, olağan hızında devam ediyor, üstelik yerin hem yüzünde, hem de altında. Ekilen tohumlar toprağın ılınmasıyla harekete geçti bile, o incecik yeşil, taze gövde üzerindeki ağır toprağı delip, başını çıkarabiliyor ve ilk iki yaprağıyla güneşi kucaklıyor, inanılmaz! Börtü, böcek saklandığı yerlerden çıktı, kış uykularından uyanıldı. Burada geceleri kurbağa korosunun serenatları var artık, hazırda bekleyen tomurcuklar şaşırtıcı bir hızla, havai fişekler gibi açılıveriyor. Hava yaz kokuyor, nasıl da özlemişiz!

Doğa harekete geçince, haliyle bize de durmak yaraşmaz. Hummalı bir faaliyet başladı, bahçeye ekilecek fideler için planlar netleştiriliyor, zamanı gelen tohumlar için viyoller hazırlanıyor, ekiliyor, yeni bilgiler için araştırma, okuma işleri devam ediyor.

 Bu yıl geleneksel usulde, üç kız kardeşi, sebze adaları dışında bir arada ekmeyi düşünüyoruz. Daha önce değindiğimiz, Kuzey Amerika yerlilerinin sıklıkla kullandığı, bazen köylerimizde de tercih edilen mısır, fasulye ve kabaktan oluşan üç kız kardeşin birlikteliği, sağlaması yüzyıllardır yapılmış bir kardeş bitki uygulaması. Geçen yıl iki çeşit kurufasulye ve nohutu meyve ağaçlarının arasında yetiştirmiştik, tüketim hızımıza göre bu yıl nohuta biraz daha ağırlık verip, kurufasulyeyi de sadece beğendiğimiz cinsle sınırlamak için kendimize hakim olmalıyız, lakin kırmızı meksika fasulyeleri, maş fasulyeleri? Belli ki bu hakimiyet işi biraz zor olacak.

Kardeş bitkiler konusuna tekrar dalınca, yeni gelişmeler dikkatimizi çekti. Takipçisi olduğumuz “motherearthnews,” internet sitesinde bir çağrı yayınlamış. Çiftçilerin uzun süre deneyerek, başarılı buldukları kardeş bitki kombinasyonlarını paylaşmalarını isteyen dergi, bu konuda güvenilir bir veritabanı oluşturmayı hedefliyor. İlk verileri dikkate alıyoruz hemen, ne de olsa bu yıl kışlık soğanlarımızı yazdan ekmiştik. Soğan veya arpacık soğanı tarhları arasına ekilen rokanın (yabani roka hariç) hem yabani otları baskılayıp, hem de yaprak pirelerinin zararını büyük ölçüde önlediği tecrübe edilmiş. Geçen yıllarda ektiğimiz rokaların, daha sonra yabani otlara taş çıkartırcasına bahçenin farklı noktalarında kendiliğinden bittiğine tanık olduğumuz ve neredeyse yıl boyu taze roka nimetinden yararlandığımızdan, şimdi kendisini soğanlar arasında da görmekten mutlu olacağız.

Makalede kardeş bitkiler konusunda Çinli çiftçilerin epey deneyimli olduğuna ve genelde birden fazla bitkiyi bir arada yetiştirmeyi tercih ettiklerine dikkat çekiliyor. Keşke Çince bilseydik diyoruz, neyse ki internette yeniden filizlenen paylaşım ruhu sayesinde epey bir şeyler öğrenebiliyoruz. İlk etapta Çinli çiftçilerin sıklıkla birarada ve ardarda ekmeyi seçtiği bitkilerin bir listesi yapılmış:

Soğanlar genellikle yapraklı sebzelerle ekiliyor, ve ardından aynı yerde taze fasulye ve Çin lahanası ya da ıspanak yetiştiriliyor. Patatesler için de aynısı geçerli. Çin tarlalarında karalahana turplarla arkadaşlık ediyor, sonra yerlerini kereviz sapları ve domateslere bırakıyor. Baharlık ıspanakları ise bakla ve domatesler izliyor. Mısır tarlalarında iki mısır sırası arasına ille bir sıra da biber ekiliyor. Tabakta olduğu gibi toprakta da sarımsaklar ıspanaklarla iyi anlaşıyor, bu yüzden Çin’de iki sıra sarımsağın ortasındaki boşluk ıspanaklarla şenlendiriliyor. Öte yandan çileklerle karpuzların arkadaşlığı da ilginç ve son derece leziz geliyor kulağa doğrusu. Kışın çilek reçelleriyle lezzetlenen kahvaltıların yerini sıcak akşamları serinletecek karpuz ve çileklerin aldığını hayal etmek bile güzel. Önce mis gibi çilek kokusunu içine çeker, sonra da … yok, yok burada duralım, konuyu dağıtmayalım

Ne diyorduk, evet Çinli çiftçilerden söz ediyorduk, ellerindeki alanın her milimini doldurmayı tercih ediyormuş Çinliler, onca nüfusu doyurmak kolay değil tabii. Mısır tarlalarında sadece biber değil, börülce fasulyesi ve taze fasulyeler de sıra aralarındaki boşlukları değerlendirmekte kullanılıyor. Mısırın gölgesi sayesinde sudan tasarruf, gövdesi sayesinde sırıktan tasarruf, birlikte yetiştiricilik sayesinde yerden tasarruf, “bir taşla üç kuş” işte buna denir. Her ne kadar hayvanlar konusunda kötü ünleri olsa da, dünyanın yaşayan en eski uygarlıklarından biri olan Çin’in bu konuda yaşına ve deneyimlerine saygı duymamak mümkün değil. Öte yandan, bir çok sıcak ülkede mısırın, bu defa patatesi gölgelemek için tercih edildiğini okuyoruz. Büyük İskender Diyojen’in tepesine dikileceğine başka yerlerde dikilmeliymiş, belki o zaman fetih konusunda mısır bitkisine rakip olabilirmiş (bkz. Michael Pollan, Etobur-Otobur İkilemi).


Sözde zirai zehirler çiftçilerin işini kolaylaştırmak için var, oysa tam tersine bizi yüzlerce bedava işçiden mahrum ediyorlar. Zira kardeş bitkiler zararlılara karşı kullanıldığında yüzlerce bedava elemanı yardıma çağırıyor. “Evet, ama nasıl?” sorusuna deneyimli çiftçiler “tonlarca çiçekli bitki ekerek” diye yanıt veriyor. Özellikle hodan (borage), aynısafa (calendula), dereotu (dill), deli otu / kuduz otu (sweet alyssum), fesleğen (basil), sarımsak otu (garlic chives),  keklikotu/yabani mercanköşk (oregano) bu listede adı en çok geçenler.

 
Dipter (Hoverfly)

Bazı bilimsel araştırmalar listedekilerin yanısıra, tüm diğer çiçekli bitkilerin zararlı sorununu azalttığını teyit etmiş. Bahçelerinde erken yaprak biti veya diğer özsu emici zararlılarla sorun yaşayanlara kardeş bitki olarak bol bol çiçek ekmeleri özellikle öneriliyor. Örneğin Türkçe’de dipter  (hoverfly) adıyla anılan, yabani arıya benzer sineklerin larvaları bu tip zararlılarla besleniyor ve nöbeti diğer bir avcı böcek olan uğurböceklerine devretmeden önce bit nüfusunu hatırı sayılır ölçüde azaltıyor. Bilim insanları dipterlerin havada gezinmesinin çok fazla enerji gerektirdiğini, dolayısıyla da bunların çiçek nektarlarına yakın kalmayı tercih ettiğini keşfetmiş. Eğer sevdikleri bitkiler olursa bütün yaz bahçelerimizde boğaz tokluğuna çalışmaya razı oluyorlar. Bu küçük işçilerin en sevdikleri bitkiler, yukarıda sayılanlara ilaveten, özellikle kişniş (cilantro/coriander) ve rezene (fennel).

 Saka ve ayçiçeği

Daha iri zararlılara karşı ise imdadımıza kuşlar yetişiyor. Florida’da dört organik çiftlikte gerçekleşen araştırmalarda kara lahana türleri, sakız kabağı, domates ve diğer sebzeler arasına ekilen ayçiçeklerinin kuş nüfusunu ikiye katladığı, dolayısıyla da zararlı nüfusunu azalttığı görülmüş. Zira ayçiçeklerini gözetleme kulesi niyetine kullanan kuşlar gözlerine kestirdikleri tırtıllar, çekirgeler ve diğer küçük böceklerle kendilerine ziyafet çekiyorlarmış. Demek ki “iş bilenin, kılıç kuşananınmış,” aklı olan çiftçi aralara bir iki ayçiçek ekerek pek çok işten de, dertten de kurtulabilirmiş.

Biz domateslerin aralarına bol bol kadife ve fesleğen ekiyoruz, şimdiye kadar bunların çok yararını gördük, ancak fesleğenin domates gölgesinde fazla büyüyemeyeceği ve benzer kökleri olduğundan birbirlerinin besinlerine talip olacakları söyleniyor. Domateslerin aralarına turp ve kişniş ekilmesi öneriliyor. Domatesler büyüdüğünde turplar toplanmış oluyor, bırakılan bir kaç kişniş bitkisi ise domatese arkadaşlık edip, avcı böcekleri beslemeye devam ediyor.

 fotoğraf

“Yapardım, ama yerim dar” diyenler için de kulağa küpe olacak araştırmalar var. Ziraatçilerin birlikte yetiştiricilikte verimi ölçme ve değerlendirme birimi “alan eşdeğer oranı (AEO) / (land equivalent ratio (LER)” olarak biliniyor. Örneğin yavaş yetişen ve çok yer kaplayan karnabahar bitkisinin AEO değeri 1 olarak kabul ediliyor. Ancak Pakistan’da denenmiş yönteme göre karnabaharlar arasında marul yetiştirilince, metrekare başına  AEO değeri belirgin olarak yükseliyor. Brokoli, karnabahar, domates gibi baskın bitkilerle birlikte yetiştirilen marul, kırmızı hindiba veya kuzukulağının AEO değerini yükselttiği görülüyor. Sevinerek gördük ki, ülkemizde de kayısı ve kiraz fidan yetiştiriciliğinde ara ürün olarak marul ve turp ekilerek benzer bir araştırma yapılmış, sonuç gayet olumlu görünüyor.

Bu yaz, inşallah, sebze bahçemiz çiçek bahçesine taş çıkartacak. Büyük, organik marul bahçelerinde kardeş bitki olarak bolca kullanıldığını duyar duymaz hemen koleksiyona kattığımız deli otları (sweet alyssum) ve bir zamanlar ektiğimiz, şimdi havasına göre şurada burada bitiveren kişnişler, tereler, kadifeler, dereotları ve kosmoslara artık ayçiçekleri, dereotları, keklik otları, adaçayı, ne yapacağımızı bilemediğimizden çılgınca tohuma giden sarımsak otları eşlik edecek. Dileriz önümüzde iyi ve güzel bir bahar ve yaz olsun, büyük küçük tüm bahçeler ve herkesin sofrası bereketle dolsun, kulaklarımız ise hep güzel haberler duysun.

Önemli Not:

        “Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
        Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
        Ne görebiliyorsun,
        Ne duyabiliyorsun.” Halil Cibran

Türkiye’deki Japonya Büyükelçiliği, depremde mağdur olanlara yardım amacıyla Türk Lirası banka hesabını oluşturmuştur.
Bağış yaparken lütfen adınızı soyadınızı dekonta yazdırınız.
Hesap Adı: Japonya Büyükelçiliği (Japonya Depremi Hesabı)
Hesap No.: 107-6296755
IBAN: TR75 0006 2000 1070 0006 2967 55
…Banka Adı: Garanti Bankası
Şube Adı: Tunalıhilmi Şubesi (No. 107)

16 Comments

  1. Cin dili ve edebiyati mezunu bir akrabam var ama o kadar cok farkli turu var ki, hangisinde yazili makale bulmak isimize yarardi ve bizim akraba hangisini biliyor birsey diyemiyorum. Ama halis muhlis Turkiye’de yasayan Japon arkadaslarim var 🙂 Soracaginiz birsey olursa onlara danisabiliriz.

  2. Hodan diye bahsettiğiniz bitkiye biz Karadeniz’de kaldırık = galdirik vb. diyoruz (belki siz de biliyorsunuz). Ve mevsiminde kavurmalarda ya da turşu olarak çok kullanıyoruz. Demek bu güzellik bir de mücadeleci imiş.. Her yönden faydalı yani, çok güzel…
    Ne güzel bilgiler veriyosunuz. Bugün hem duygulandığım, hem keyif alarak okuduğum güzel yazınız için çok teşekkürler…

  3. Bilmukabele, güzel temennileriniz için teşekkürler. Yaşam birlikte çok daha güzel.
    Çok güzel hazırlanmış bir yazı, ellerinize sağlık.

  4. Sevgili meyvelitepe, biz de bu sene yayilici yer ortusu olarak borulce ekecegiz. Gecen senelerde zaten cok verim aldigimiz bir bitki. Panos’un kursunda ve ardindan yaptigimiz arastirmalarda cok ciddi susuzluga dayanabilen bir bitki oldugunu ogrenince cesitli yerlerde denemeye karar verdik. Sizin de aklinizda olsun.
    Sahi, ilk fotograftaki cicek hangi agaca ait acaba?

  5. Doğru diyorsun, Çin dili deniz derya gibi bir şey, kaç tane bilmiyorum pek çok lehçe ve herbirinin de ayrı alfabesi var diye biliyorum. Ayrıca duydum ki Çin’de bir yıl Çince kursu alan kişi lehçelerden birini ancak anaokulu seviyesinde öğrenebiliyormuş:)Doğru olup olmadığını bilenler söylesin.
    Şimdilik Japon arkadaşlarına sevgilerimizi ve ülkelerindeki zor durumdaki insanlar için dua ettiğimizi ilet. Sorum olursa diye bu teklifini aklımda tutacağım.

  6. Nesrin hanım, evet burada da “kaldırık” diyorlar. Zaten dilimizde her otun yöreye göre değişen isimleri var, bu durum Çince’den karışık:)
    Yazıyı beğendiğinize sevindik, biz teşekkür ederiz.

  7. Teşekkürler Zeytinlibahçe.
    Farketmeyenler için yanda “umut bahçeleri” grubunda linkiniz olduğunu özellikle “yerel üret, yerel tüket” yazınızı işaret ederek hatırlatalım.
    Sevgi ve selamlar

  8. İlk fotoğraftaki çiçek henüz küçük olan manolya ağacımıza ait (magnolia liliiflora, yaprak vermeden önce çiçeğe duruyor bu güzellik:)
    Börülce ille bir köşeye ekiyorum, ama susuzluğa dayanıklı olduğunu hiç bilmiyordum. Gerçekten önemli bir bilgi, sen de şuraya bir göz at istersen: “http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=20721”

  9. Link icin cok tesekkurler. Tohum paylasimini kacirmisim gibi duruyor ama elimdeki tohumlari acaba bu yontemle mi eksem diye dusunmedim degil!:)

  10. Sayın Meyvelitepe,
    Bilgilendirici güzel yazınız için teşekkürler. Ben köyüme yerleşeli bir sene oldu. Uzun süredir sizi ve Ağaçlar.net’i takip ediyorum ama hayatımdaki herşeyi yoluna koyup bahçeyle ilgilenmeye başlamak bu bahara kaldı. Günlerdir ders çalışıyorum, ağaçlar net, sizin bloğunuz, önerilen linkler derken iyice kafam karıştı.. Kompost, kaolin, gübre, EM, organik ilaçlar, tohumdan çiçek yetiştirme, sebze adaları gibi binlerce konuyu aynı anda öğrenemediğimi keşfetmek çok keyifli değil açıkçası ama yine de deneyeceğim ve deneyerek herhalde daha iyi öğreneceğim 🙂 Ama bir konuda yardımınızı rica ediyorum: Kardeş bitkiler.. Sizin yazdıklarınız okudum, ağaçlar net’teki kardeş bitkiler konusunu da takip ettim. Yine de kafamı toparlayamadım. Sizin sebze parkınıza bu bahar neler ekeceksiniz öğrenip biraz kopya çekebilir miyim? Umarım zor bir şey istemedim. Tekrar tüm paylaşımlarınız için çok teşekkürler

  11. Hem yazmayı sevip hemde bahçe ,çiçek böceği uğraş edinmek nadir rastlanır bir durum olsa gerek diye düşünüyorum. Yazılarınız için teşekkür ediyorum. Bu sene yaptıklarınızı birebir takip edip bahçesinde aynısını uygulayacak bir çok insan olduğunu düşünüyorum. Kelebek gittikçe etkilenmeye başlıyor diye düşünüyorum. Emeğinize sağlık.

  12. İnci hanım, bahçenize bereket, size de kolaylıklar diliyoruz. Sebze parkımıza mevsim sebzelerini ekiyoruz. Yalnız bir önceki sezon ne ektiysek, bu defa farklı bir familya olmasına dikkat etmeye çalışıyoruz. Örneğin geçen yıl domates ektiğimiz adalara bu yıl muhtemelen fasulye cinsi bir şeyler ekeriz. Her adadaki sebze fidelerimiz arasına da mutlaka kadife çiçekleri,fesleğenler, latin çiçekleri ekiyoruz. Bu yıl adaların içine olmasa bile yakınına kişniş ve ayçiçeği ekmek arzusundayız.
    Marmara bölgesi için, fidelerinizi kendiniz hazırlıyorsanız şimdiden hazırlıklara başlayın, domates, biber, patlıcan, kabak ve taze fasulye yazın olmazsa olmazları. Ayrıca gerekirse mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz, bilgimiz dahilinde bir sorunuz olursa seve seve yanıtlamaya çalışırız. Selam ve sevgiler…

  13. Gökhan bey, güzel sözleriniz ve bu notunuz için biz teşekkür ederiz. Kelebek etkisi konusunda haklı olabilirsiniz, çoğu zaman memleketin dört bir yanına dağılmış, onlarca üyesi olan büyük bir ailenin bir parçası gibi hissediyoruz kendimizi. Her zaman bloga yansımasa da bu süreç içerisinde karşılıklı olarak fikirlerimizi, deneyimlerimizi paylaştığımız pek çok kardeş çiftçi var bu ailede:)

  14. Okurken su gibi akıp gidiyor. Bir kitap yazsanız herhalde kesin alırdım.. 🙂 Ne diyim fevkelade.

  15. ıkı yıldır doğal çilek üretimi yapan ve bu yıl permakulture gecen bir ciftci olarak permakultur/kardeşbitkiler kaynagı olarak sıklıkla blogunuzdan faydalanıyorum.
    Bılgi paylaşımı için çok teşekkürler, bol bereketli ve saglıklı ürünleriniz olsun:)

  16. Bu siteden ayrılamıyorum.çok güzel yararlı bilgiler ediniyorum.teşekkürler.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*