Kaolin – Parçacık Film Teknolojisi – Hastalıklar

[dropcap]İ[/dropcap]şlenmiş kaolin bir kaç bakımdan bitki hastalıkları üzerinde etkili olabiliyor.

Birincisi, hastalık vektörü olan zararlıların (tripsler, yaprak pireleri vb.) baskılanması sebebiyle bu zararlıların bitkiden beslenirken bulaştırdıkları virüs ve bakterilere de engel olunması.

İkincisi, kalsine edilmiş kaolinin su emmemesi sebebiyle yeşil aksamın kuru kalabilmesi ve bu sayede fungusların yeşil aksam üzerinde barınmalarının güçleşmesi. Bu etkide, Parçacık Film Teknolojisindeki malzeme çalışmasının önce hidrofobik (su iten) M96 formülasyonu ile başlamış olup, sonradan hidrofobik malzemenin yeterince pratik olmaması sebebiyle hidrofilik (su itmeyen) M97 formülasyonuna geçilmiş olmasının yadsınamayacak bir farklılık yarattığını gözlemliyoruz.

Hidrofobik bir kaplama, üzerine düşen yağmur, nem vb. su damlacıklarının yapraklar ve meyveler üzerinden yuvarlanıp gitmesini, böylelikle kaplamanın ve yaprakların ıslanmamasını sağlarken, hidrofilik kaplamada kalsine tanecikler suyu içine çekmemesine rağmen (non-absorbing) parçacık yüzeylerinin ıslanmasına (adsorbing) izin verir. Bu da bitki yüzeylerinin ıslanması bakımından hidrofobik kaplama ile hidrofilik kaplama arasında önemli farklar yaratır.

(Ülkemizde internet ve çeşitli yayın organlarında yayınlanan bazı yazılarda hidrofilik kaolin kaplamasının su-iten (hidrofobik) yapıda olduğuna dair bazı ifadeler gördüm ki, bunlar doğru değil. Hidrofobik kaplama için malzemenin de hidrofobik olması gerekir. Bu karışıklığın M96/M97 formülasyonlarının ayırd edilememesi sebebiyle oluştuğunu düşünüyorum. Uygulamalar ve solusyon yapıları bölümünde farkı örneklerle göstermeye çalışacağım.)

Bu sebeple, yapılan araştırmalarda hidrofobik M96 ile yapılanların fungal hastalıklara karşı daha iyi koruma sağlamış olduğunu görüyoruz.

İlk çalışmalar

AFRS ekibinin Parçacık Film Teknolojisi projesi çalışmaları esnasında kimyasal mekanizmaları ile bitki patojenlerini etkileyen mineraller üzerinde önceden yapılmış çalışmaları dikkate aldıkları görülüyor.

Kireç, kükürt, kireç-kükürt (lime-sulfur) bitki patojenlerini kimyasal mekanizma ile etkiliyor (Secoy ve Smith 1983).

PH değiştiren ve suda çözünebilen sönmüş kireç, monoptasyum fosfat, çeşitli silikatlar, karbonatlar ve bikarbonatlar gibi minerallerin aynı zamanda etkili fungusitler olduğu (Horst ve arkadaşları 1992) bildiriliyor.

Glenn ve arkadaşları (1999) hidrofobik (M96-018) kaolini kullanarak, bitki yüzeylerini suni olarak hidrofobik yaparak bu mekanizmaları taklit ettiler.

Laboratuarda yapılan tek-yaprak deneylerinde elma karaleke (Venturia inaequalis) hastalığı tamamen engellebilmişken, sahada ağaçların tüm yüzeylerinde ideal bir şekilde kaplama yapılamadığından bu hastalığın kontrolü tek başına hidrofobik kaolin ile başarılı olamadı.

Hem hidrofobic hem de hidrofilik kaolinin Fabrea Yaprak lekesi hastalığını (Fabreae maculata Atk.) baskıladığı, mildiyö hastalığının kabakgillerde ve üzümlerde engellendiği veya azaltıldığına dair çeşitli çalışma sonuçları mevcut (marco ve ark. 1994, Ehret ve ark. 2001, Glenn ve ark. 2001)

Bakteriyel bir hastalık olan Ateş yanıklığının (Erwinia amylovora) hem hidrofobik hem de hidrofilik kaolin ile baskılandığı (Glenn ve ark. 1999, 2001b), Parçacık Film Teknolojisinin bakteriyel ve fungal hastalıkları baskılama potansiyeli olduğu bildiriliyor (Glenn ve ark.l. 1999, 2001b; Puterka ve ark.l. 2000). Ancak hastalıkların baskılanmasına odaklanmış çevresel koşullar, uygulama zaman ve yöntemleri, başarı ölçümleri hakkında pestisitlerde olduğu kadar detaylı dökümante edilmemiş.[1]

Missouri Üniversitesi – Organic Farming Research Foundation araştırması

2000-2001 yıllarında Missouri üniversitesinin Organik Çiftçilik Araştırma Vakfı (Organic Farming Research Foundation) desteği ile yaptığı iki yıllık bir araştırmada elma bahçelerinde yapılan kapsamlı bir araştırmada kaolinin bitkilerin ısı stresi, zararlılar ve hastalıklar üzerindeki etkilerine kadar pek çok bakımdan incelenip ölçülmüş.[2]

Bölgenin ve yılın özelliklerinden dolayı iki zararlıda Kırmızı çizgili yaprak büken – Red banded leafroller (Argyrotaenia velutinana) ve Erik Böceği – plum curculio (Conotrachelus nenupha) zararlılarının baskılandığına dair net sonuçlar elde edilmiş. Sinek pisliği lekesi – Schizothyrium Lekesi (Schizothyrium poni), Sooty Blotch – İs Lekesi (Peltaster fructicola, Leptodontium elatius ve Geastrumia polystigmatis funguslarının neden olduğu lekeler), Cedar Apple Rust (Gymnosporangium juniperi-virginianae) (bir tür memeli pas hastalığı) gibi fungal hastalıklar genellikle azaltılmış olsa da yıldan yıla, çeşitten çeşite farklılıklar göstermiş.

Bu araştırma Missouri bölgesinde organik elma üretimi yapan Dan Kelly’nin bahçelerinde yapılmış. Dan Kelly, araştırmada kullanılan malzeme olan Surround formülasyonunun etkisinden emin olup farklılığını görebilmek için denemelerde bir bölüme de “potters clay” denilen, ince ama seramik kalitesi bir kaolin de kullanmış. Bunun da sonuçları makaleye girmiş. Buna göre Surround kullanılan bölümde ağaç başına 22,3 lbs birinci sınıf, 5,5 lbs ikinci sınıf, 7,3 lbs sirkelik olmak üzere 35,1 lbs ürün alınırken “potters clay” uygulanan ağaçlarda bu oranlar, 12,3 lbs birinci sınıf, 8,1 lbs ikinci sınıf, 13,3 lbs sirkelik olmak üzere 33,7 lbs ürün alınmış.

Bu araştırmanın yapılışının üzerinden 10 tam yıl geçtiği için aradaki dönemde neler olduğunu ve bir yetiştirici bakış açısıyla yorumlarını Dan Kelly’nin ağzından duymak istedim. Kısa bir araştırma sonucunda iletişim bilgilerine ulaşarak sordum.

Ertesi gün yanıt verdi. Yanıtı bir hayli ilginçti. Dan Kelly, Surround’ın organik yetiştiricilikte pestisit yerine kullanılması konusunda gayet emin. Hastalıkların baskılanması konusunu pratik ve işe yarar bulmadığı anlaşılıyor. Daha da ilginci, Dan Kelly bir süredir kaolin kullanmayı bırakmış. Maliyetin yüksek ve malzemenin hacmi ağırlığı sebebiyle pratik olmadığını, son yıllarda piyasaya çıkan organik girdilerin kendi koşullarında daha ekonomik ve etkili olduğunu söylüyor. Kendisi kullanmasa da, etraftaki yetiştiricilerin Erik Böceği – plum curculio kontrolü için kullanmakta olduklarını söyledi. Dan Kelly ile yazışmaya devam ediyoruz, paylaşacağımız bir kaç deneyim daha olduğunu düşünüyorum.

Funguslara Karşı İşbirliği !

2000’lerin başında Parçacık Film Teknolojisinin zararlı böcekler üzerindeki etkileri, sınırları, nerede işe yarayıp nerede yaramadığı hemen hemen bugünkü berraklığa kavuşup son derece ümit verici olmasına rağmen özellikle fungal (mantari) hastalıklar konusunda aynı tutarlı başarılar elde edilemedi. Daha doğrusu bazı ikincil mantar hastalıklarında kayda değer baskılama özellikleri elde edilebildi ancak önemli bazı hastalıklarda kaolinin kullanım değerini arttıracak ölçüde sonuç alınamadı.

Pek çok deneme yanılma çalışmasının sonunda, kaolin suspansiyonunun PH değerini yükselterek alkali yapmak suretiyle önemli mantar hastalıklarına karşı da etkili sonuçlar alındı. Bu denemelerle bilfiil uğraşan M.Glenn’in alkali yapılmış kaolin suspansiyonu ile elmada funguslar içinde en inatçılardan olan karaleke hastalığını ve yanı sıra mildiyö türlerini engellemeyi başardığı bildiriliyor.

Bu yazının da üzerinden 10 yıl geçmiş. En iyi kombinasyonun elde edilmesi yönündeki çalışmaların devam etmiş olabileceğini düşünerek Elma karaleke hastalığına karşı en uygun kaolin uygulamasının nasıl olabileceğini M.Glenn’e sordum. Aynı gün gelen yanıt;

“We used 5% wettable sulfur and 0.5% lime sulfur. We did not measure the final pH so I do not have that data. Let me know how it works for you. We continue to use this ratio in our organic studies.”

şeklinde.

Buna göre kaolin suspansiyonuna %5 ıslanabilir kükürt ve %0,5 lime-sulfur (kireç-kükürt – gülleci bulamacı) ekliyerek organik elma yetiştiriciliğinde karaleke hastalığını kontrol ediyorlarmış. Bizim denemelerimizdeki elde edeceğimiz sonuçlar hakkında da bilgi istedi.

Geçen yıl yaptığımız denemelerde düşük doz kaolin suspansiyonu, %0,5’lik potasyum bikarbonat çözeltisi ve %0,5 sıvı yağ emülsiyonu ile bir kaç sebze adasındaki salatalıklara ve üzümlere mildiyö hastalığını uğratmamayı başarabilmiştik. Bu sayede kontrol altındaki salatalık kökleri hemen hemen 6 ay boyunca verimde kalabilmişlerdi.

Vektörlerle taşınan virütik hastalıklar

Kaolin yansıtıcı uygulamalarının bir çok bitkide çevresel, zararlı ve patojen streslerini azalttığı görülmeye devam ediyor. Kaolinin güney New Mexico bilgesindeki tarlada yetiştirilen chili biberleri üzerindeki etkilerini verim, tepe kıvırcıklık virüsü – Beet Curly Top Virus (BCTV) ve diğer fizyolojik bakımlardan test ettik.

Kaolin uygulanmış biberlerde Curly Top virüs belirtileri uygulanmamış olanlara göre önemli oranda düşüktü. Kaolin uygulanmış biberler yapılmamış olanlara göre aktif büyüme dönemlerinde daha az su stresine girdiler ve daha fazla fotosentez yaptılar.

Kaolin uygulanmış biberler ile uygulanmayıp virüs enfeksiyonuna maruz kalmamış biberler seçilip karşılaştırıldığında arasında anlamlı bir verim farkı olmadı.

Uygulama yapılmışların toplam verimi karşılaştırıldığında ise, enfekte olmuş biberler pazarlanabilir biber üretemediklerinden dolayı uygulama yapılmamamışlara göre kaolin uygulananlardan önemli oranda daha fazla verim elde edildi.

Bu sonuçlar, New Mexico’da chili biberleri üretiminde orta seviyede hastalık baskısının olduğu yıllarda kaolin uygulamaları yapılmasını tavsiye etmektedir.

Kaolin uygulamaları Beet Curly virüsünü ve su stresini büyüme mevsiminin en sıcak aylarında engelledi. Uygulamalar, virüsün tarlaya girdiğinin belirlenmesinden önce başlatılmadı.

Daha erken yapılacak kaolin uygulamaları, virüs taşıyıcı yaprak pirelerinin (leafhopper) baskılanmasını sağlayacak ancak havanın nisbeten serin olması sebebiyle su kullanımı konusunda bir etkisi olmayacaktı.[3] [1] Horticultural Reviews, Volume 31, Edited by Jules Janick © 2005 John Wiley & Sons, Inc
[2]Evaluation of kaolin-based particle film coatings on insect and disease suppression, and heat stress in apples
[3]http://aces.nmsu.edu/pubs/research/h…ture/ctf19.pdf

©Meyvelitepe

4 Comments

  1. Merhaba
    Akdeniz meyve sinegi icin bir denemeniz var mi?
    Bu sene bahcede yogun olarak hastalik var ,herhengi bir ilac kullanmadigimiz icin ,acaba kapan mi koysak dedim.
    Bu kapanlar icinde kimle iletisim kurariz hic bilmiyorum.
    Sizin ekolojik uretim icin zaralilara karsi yontem gelistiren bir firma ile ilgili bilginiz olabilir mi?
    tesekkurler

    • Akdeniz meyve sineği bizim bahçede önemli bir problem değil. Ancak tüm araştırmalar bir meyve sineği olan Akdeniz meyve sineğinde kaolin kaplamasının çok önemli bir koruyucu olduğunu gösteriyor. Hangi meyvede probleminiz var bilmiyorum, ancak sineğin aktif olduğu dönemde meyveleri kaolin ile kaplarsanız problemi çok azaltırsınız.

      Popülasyonun çok yoğun olduğu dönemlerde ilave bir önlem olarak “zehirli yem kısmi ilaçlama” da yapabilirsiniz. Bunun için OMRI belgeli Success isimli karışımı kullanabilirsiniz. Bulamazsanız kendiniz de yapabilirsniz. Bunun için 2 litre melas, 5ml Laser isimli ilaç (spinosad içerir) toplam 8 litre olacak şekilde su ilavesinden sonra çok iyi karıştırılıp ağaçların güney yönünden 1-1,5 metrekarelik bir bölümüne iri damlalarla yapraklara püskürtülüyor. Bu uygulama 12 gün boyunca sinekleri çekip püskürtülmüş damlalarla beslenmesine ve ölmelerine sebep oluyor.

      Hem kaolin hem de bu uygulamayı aynı anda uyguladuğınızda çok yoğun sinek popülasyonunun olduğu yıllarda bile meyvelerinizi Akdeniz meyve sineğinden çok yüksek oranda korursunuz.

      Kapanlar için Kapar ( http://www.kaparorganik.com.tr/ ) ile irtibata geçebilirsiniz. Ancak şunu da akılda tutun ki kapanlar meyvelerinizi korumak için işe yaramaktan çok zararlıların aktif olup olmadıklarını takip etmekte işe yararlar.

  2. zeytinde halkalı leke hastalığı için deneyim ileten olmuş mu acaba?

    • Halkalı leke için bakır içerikli ilaç kullanmaktan başka çare yok maalesef.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*