Kaolin – Parçacık Film Teknolojisi – Güneş yanıkları

Güneş ışınları, 0,001nm (nanometre)’den 1 milyar nm’ye kadar dalga boyunda olabiliyor. Bilim, dalga boyu aralıklarını genel özelliklerine göre sınıflandırarak isim vermiş. Genel kural olarak dalga boyu düştükçe ışının enerjisi artıyor.

Yerkürenin dengeleri, bildiğimiz yaşam türlerinin dünya üzerinde oluşmasına izin vermiş. Bunda, güneşten dünyaya ulaşabilen ışınların dalga boyları çok önemli bir yer tutuyor.

0.0001nm – 40 nm dalga boyu aralığı sırasıyla gamma ve X ışınları olarak adlandırılıyor. Dünyamız ve etrafındaki atmosfer bu ölümcül ışınların bize kadar ulaşmasına izin vermiyor.

40nm – 400nm arası dalga boyundaki ışınlar ise ultaviyole (UV) olarak adlandırılıyor. UV ışınları da kendi aralarında yine dalga boyu aralıklarına göre sınıflandırılmış. 40nm – 290 nm dalga boyu arasındaki UV ışınları da yine atmosfer, özellikle de ozon tabakası tarafından tutuluyor.

290nm-320nm arasındaki UV ışınlarına UVB, 320nm-400nm arasındakilere de UVA deniyor. UVB ışınlarının bir kısmı ozon tabakası tarafından tutulsa da dünyaya kadar ulaşıyor. UVB ışınları canlılarda D vitamininin sentezini sağlamakla birlikte canlı hücrelerde DNA değişikliğine de sebep oluyor.

Çok yoğun bir şekilde maruz kalınmadığında hücrelerdeki bir tür protein ile hücreler kendi kendini tamir ediyor ancak bir çok cilt kanserinin, güneş yanığının sebebi de UVB ışınları.

UVA(320-400nm) ışınlarının büyük bir çoğunluğu dünyaya ulaşıyor. D vitaminin sentezi için gerekli bu ışınlara “siyah ışık” da deniyor. Esmerleştirici, cilt kızarıklıklarına sebep olan, fazla maruz kalındığında bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen ve katarakt gibi hastalıklara sebep olabilen bir dalga boyu grubu. Kol ve enselerimizdeki reçber yanıklarının sebebi bu ışınlar olsa gerek.

400nm-700nm arası dalga boyuna sahip ışınlar ise gözümüzle görebildiğimiz, dünyamızı aydınlatan ışınlar. Genel spektrum içinde çok dar bir aralık olmasına rağmen yaşam için hayati önem taşıyor. Aynı zamanda PAR (Photosynthetically Active Radiation) da denilen bu dalga boyu aralığı bitkilerin fotosentez yapabilmesi için elzem.

700nm – 1 mm arası oldukça geniş olan dalga boyu aralığı ise IR (Infrared Radiation) olarak isimlendirilmiş. Bu aralık da yakın, kısa, orta, uzun ve uzak IR olarak ayrılıyor. Yakın ve kısa dalga boylu IR radyasyonu muhtelif uzaktan kumandalarda kullanılıyor. Uzun ve uzak dalga boyu ise aynı zamanda termal radyasyon diye de adlandırılıyor. Gözle görülmediği halde dünyamızı ve direkt temas ettiği tüm yüzeyleri ısıtan ışınımlar da bunlar.

Daha uzun dalga boylu ışınımlar mikro dalgalar ve radyo dalgaları olarak devam ediyor. Konumuz dışı olduğu için onlardan söz etmeyeceğiz.

Konumuz bitkiler üzerindeki mineral filmler ve bunlar vasıtasıyla bitkilerin güneşin zarar verici etkilerinden korunması olduğundan, diğer tüm canlılar gibi bitkilerin de UVB ve UVA, yaprak ve meyvelerin yüzey ısınmasına sebep olan IR dalga boyu ışınımlarından korunurken, bitkinin fotosentez yapabilmesinin en önemli gereksinimi olan PAR ışınımlarından olabildiğince yararlanması gerekir.

Kaolin UV ışınlarını geri yansıtır fakat formülasyon (değiştirilmiş optik özellikler) ve parçacık boyutu dağılımı UV yansıtma derecesini önemli ölçüde etkiler. Yüksek seviyede işlenmiş Surround WP’nin UV yansıtma derecesi kalsiyum karbonat ve işlenmemiş kaoline göre çok daha fazladır.[1]

Sadece içeriğindeki kum (serbest silika kristalleri) uzaklaştırılarak toz haline getirilen az işlenmiş kaolin, kalsiyum karbonat ve saflaştırılmış, kalsine edilerek yapısı değiştirilmiş yüksek seviyede işlenmiş kaolin kullanılan Surround WP arasında ısı transfer oranı (heat flux) bakımından yapılan testte kayda değer farklar bulundu. Buna göre, güneş yanıklarının ana sebebi olan IR ve UV ışınımlarının geri yansıtılmasında kaolin mineralinin uygun bir şekilde işlenmiş olmasının ana etken olduğu belirlendi.[1]

“whitewash” (beyazboyama) adı verilen, ağaçların gövde ve ana dallarını beyaza boyamak eskiden beri uygulanan bir yöntem. Çoğunlukla narenciye ağaçlarında budamadan sonra ortaya çıkan gövde ve dalların güneşten korunması için uygulanıyor.

 

Ancak, Parçacık Film Teknolojisi ile yapraklı kısmın ve meyvelerin güneş zararından korunması bu teknolojinin fonksiyonlarından birisi. Bu konuda da yapılan ve yapılmakta olan çeşitli araştırmalar ve bunlara ait bilimsel raporlar var. İşlenmiş, kalsine edilmiş küçük tanecikli kaolinin kazanmış olduğu optik özellikler sayesinde, yaprak ve meyvelere kaplanmasıyla daha az PAR ışınımı geri yansıtırkern daha fazla UV ve IR ışınımı geri yansıtıyor hale gelmesi, bitki üzerinde olumsuz etkiler yaratmaksızın UV ışınımlarının yakma etkisini ve IR ışınımlarının ısıtma etkisini azalttığı anlaşılıyor. [1][2][3][5]

Yine, bölgeye, ışınım miktarına ve bitkiye göre az ya da çok farklı sonuçlar alınabiliyor. Yapılmış araştırmalardaki ölçümlerden meyve yüzeylerindeki ısının 1,6C dereceden 6,4C dereceye kadar azaltılabiliyor olduğunu görüyoruz.[4]

Uygulama sıklığı, yapılan kaplama sonucunda elde edilen ışınım geri yansıtma oranı, uygulamaların yapıldığı zaman aralığı meyvelerin gelişimini etkileyebiliyor. Söz gelimi bir araştırmada, Mayıs – Haziran aylarında yapılan üç uygulama ile güneş yanıklığı önlenir ve olumsuz bir etki görülmezken, Temmuz-Ağustos aylarında yapılan üç uygulama sonucunda güneş yanıklığının önlendiği fakat meyvelerin (elma) daha küçük kaldığı ve yeterince kızaramadığı da tesbit edilmiş.[6]

Esasında amacın diğer etkiler gözardı edilerek ne pahasına olursa olsun salt güneş yanıklığı zararlarının önlenmesi olduğunda bitkilere kaplanacak, iyi kötü yansıtıcı olan her şey bu zararı öyle ya da böyle azaltır. Söz gelimi, çimento veya alçı tozu bile sulandırılıp bitkilere kaplansa güneş yanıklığını öyle ya da böyle azaltacaktır. Ancak bu durumda olası olumsuz etkilere katlanmak ve diğer fonksiyonlardan da vaz geçmek gerekir.

Salt güneş yanıklığını önlemeyi hedef alan başka ürünlerin de mevcut olduğunu biliyoruz. Örneğin, Purshade isimli bir sıvı ürün kalsiyum kabonat kullanılarak yapılan bir formulasyon ile UV ve IR yansıtma özelliği kazandırılmış olarak piyasaya çıktı. (Tessenderlo Kerley isimli şirket Surround’dan sonra Purshade’i de satın almış ve daha önce Purshade’i satan şirkete karşı yaptığı patent ihlal şikayetini düşürmüş). Raynox isimli, ana bileşenleri carnauba wax (güney amerikada yetişen bir çeşit palmiyeden elde edilen mumsu madde) ve mineral karışımı formülasyon PAR’dan daha çok UV yansıtarak güneş yanıklığı zararlarına karşı kullanılıyor.

Bunların dışında çok ciddiye aldığım bir potansiyel teknoloji de nano teknoloji ile geliştirilmiş bir tür sıvı cam. Sulandırılarak bitkilere püskürtüldüğünde bir kaç nano metre kalınlığında, gözenekli bir katman oluşturuyor. UV ışınımlarına karşı çok yüksek koruma sağladığı gibi bitkinin nefes almasını engellemediği, dahası zararlılara karşı da bir zırh oluşturduğu bildiriliyor. Bu teknolojinin halen katı ve yaşamayan yüzeylerde kullanımı yaygınlaşıyor. Yaşayan bitkilerdeki kullanımı için ise muhtelif araştırmalar yapılıyor. Zaman zaman firmasıyla irtibat kurarak gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum.

[1] Horticultural Reviews, Volume 31, Edited by Jules Janick © 2005 John Wiley & Sons, Inc

[2]KAOLIN EFFECTS IN PROCESSING TOMATO PRODUCTION IN CHILE

[3]Kaolin treatment to reduce pomegranate sunburn 

[4]Comparative Effects of Evaporative Cooling, Kaolin Particle Film, and Shade Net on Sunburn and Fruit Quality in Apples

[5]EFFECT OF KAOLIN PARTICLE FILMS ON THE TEMPERATURE AND SOLAR INJURY OF PEAR FRUITS 

[6]EFFECT OF PARTICLE FILM ON FRUIT SUNBURN, MATURITY AND QUALITY OF ‘FUJI’ AND ‘HONEYCRISP’ APPLES

©Meyvelitepe

1 Comment

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*