Zehirsiz Tarım, Bitki Koruma Yöntemlerinde Yeni Arayışlar-3

Uçucu Yağlar ve Etkileri – Literatür ne diyor?

Bitkilerde ikincil metabolitlerin, bitkinin normal büyüme, gelişme, çiçek açıp meyve vermesi için doğrudan gerekmeyen sentezlenmiş maddeler olduğunu ilk bölümde söylemiştik.

Bitki İkincil Metabolitleri

İkincil metabolitler, bitkinin çevre ile etkileşiminde, bazen de o sıradaki ihtiyacına göre farklılaşan oranlarda sentezlediği bileşenlerdir. Bitkilerin çevre ile etkileşimi dediğimizde çok çeşitli etkileşimler söz konusu olabilir. Söz gelimi bitkinin, etrafındaki başka bitkilere karşı rekabet edebilmek için sentezledikleri alelopatik bileşenler, kendilerine yardımcı olabilecek tozlayıcıların ya da tohumlarını çevreye dağıtabilen canlıların cezbedilmesi, hastalık etmenleri olan fungus ve bakterilerilere karşı sentezledikleri, bu zararlıların bitkiyi enfekte etmesini önleyecek maddeler, bitkiye zarar veren hatta otlayan hayvanların vazgeçmesini sağlayacak maddeler sayılabilir. (1)

İkincil metabolitler sadece bitkilerin ürettiği maddeler değil, bazı mikroorganizmalar da çok benzer amaçlarla ikincil metabolitler üretebiliyor ve bitkilerle ilişkilerinde işbirliği oluşturmak üzere bunları karşılıklı olarak kullanıyorlar. Topraktaki mikoriza mantarları, baklagillerin rhizobium bakterileriyle işbirliği yapabilmeleri, birçok bitkinin köklerinde mikoriza mantarlarıyla işbirliği yapabilmeleri ikincil metabolitler sayesinde gerçekleşebiliyor (2). Bazı mantarlar, bazı çayır otlarının köklerini enfekte ediyor ve mantarların ürettiği, ot yiyen hayvanlara toksik olan bir ikincil metabolit bitkiye geçerek bitkinin hayvanlar tarafından yenmesini önleyebiliyor (1).

Bitkilerde, bilinen ikincil metabolitler sınıflandırılmaya ve çok sayıda araştırma ile tasnif edilip tanımlanmaya çalışılmış. Ortak özelliklerine göre gruplandırılmış. Bugüne kadar her grupta binlerce farklı madde tanımlanmış durumda. Sadece 21 bin alkeloid, 22 binden fazla terpen ayrı ayrı tanımlanmış (1).

Bitkiler, mikroorganizmalar ve böcekler 400 milyon yılı geçen deneyimleriyle birkaç paragrafta anlatılamayacak karmaşıklıkta işbirlikleri ve ilişkiler ağı oluşturmuş. Her türlü iletişim de çok çeşitli biyokimyasallardan oluşan ikincil metabolitlerle düzenleniyor. Onlara göre dünün çocuğu sayılabilecek insanoğlu sadece son birkaç yüzyıldır bunların ayrıntılarını keşfedip bilgi oluşturmaya çalışıyor.

Bitki ikincil metabolitlerinin bir kısmı, uçucu yağlar olarak bitkilerden elde elde edilebiliyor. Ağırlıkla terpenlerden oluşan (3) uçucu yağlar, bilinen yakın tarih boyunca çeşitli amaçlar için kullanıldılar. Milattan önce 4000 yılından itibaren bazı kültürlerde uçucu yağların bilindiği ve bazı amaçlar için kullanıldığı anlaşılıyor. En çok aromaterapi ve geleneksel tedaviler, parfümeri ve kozmetik uygulamalarında kullanıldığına rastlanıyor. (4)

Modern tıpta da migrenden kansere bir çok beşeri hastalıkta kullanılan ilaçların hammaddeleri, ana bileşenleri bitki ikincil metabolitlerinden elde edilmektedir (5).

Uçucu yağlar

Bitki ikincil metabolitlerinin bir kısmının uçucu yağlar olarak çoğunlukla damıtma, bazen de soğuk pres yöntemiyle elde edilebildiğini yazmıştık.

Uçucu yağları oluşturan, çoğu terpen ve fenollerden oluşan bileşikler çok çeşitli. Belli bir bitki türünden elde edilen uçucu yağın ana bileşeni de genellikle belli bir bileşen oluyor.

Yukarıdaki tabloda, çok bilinen bazı uçucu yağların içerdiği ve miktarı nisbeten yüksek olan maddelerin evvelce yapılmış bazı ölçümlerde çıkan sonuçlarını % olarak örnek olsun diye dahil ettim. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı, uçucu yağlar, aynı tür bitkiden elde edilmiş bile olsa, yetiştiği yere, hasat edildiği zamana ve hatta bitkinin maruz kaldığı lokal koşullara göre dahi içerdiği bileşenlerin kompozisyonunun ve oranlarının değişebildiğidir. Yani, aynı uçucu yağ, her zaman aynı içerikte olmayabilir. Buna rağmen, oranı değişse bile genellikle ana bileşen aynı kalır.

Uçucu yağ kompozisyonunu etkileyen lokal koşullara örnek vermek gerekirse, bitkinin yetiştiği toprak ve besin durumu, sulanıp sulanmadığı, güneş durumu gibi bitkinin beslenip büyümesi için gereken koşulların yanı sıra maruz kaldığı stres durumu da uçucu yağ bileşenlerini etkiliyor. Söz gelimi, bitki fungal veya bakteriyel bir saldırıya maruz kalmış ise, ya da dış müdahale ile bitkinin savunma sistemi tetiklenmiş ise ürettiği ikincil metabolitlerin kompozisyonu da o sıra geliştirdiği savunma ihtiyacına göre değişebiliyor. Bitkilerin SAR (6) mekanizmasını tetikleyen Salisilik Asit çok küçük dozlarda bitkiye uygulandığında bitki mikroorganizma saldırısına karşı ana ikincil metobolit üretimini arttırabiliyor (7) veya kompozisyonunu önemli ölçüde değiştirebiliyor (8).

Uçucu Yağlardan Bitki Koruma Ajanı Olarak Yararlanılması

Özellikle son birkaç on yıldır artan tempoda olmak üzere uçucu yağlar ve bazı uçucu yağ bileşenleri kullanılarak çok sayıda araştırma yapıldı.

Yapılan araştırmaları taradığımızda görülen önemli bir ayrıntı gözümüze çarpıyor. Dünyanın pek çok yöresinde bilim insanları uçucu yağ bileşenlerinin bitki koruma ajanı olarak kullanılabilirliğini araştırmışlar ancak bu araştırmalarda genellikle bulundukları bölgelerde yerel olan bitkilerden elde edilen uçucu yağlar kullanılmış. Bu yüzden her araştırmada, önce deneyecekleri uçucu yağın bileşenlerini tesbit etmişler ve çalışacakları deneyleri buna göre kurmuşlar. Bu ayrıntı, ilk bakışta yapılan çalışmaların dünyanın başka bir yerinde aynı malzemenin temininin imkansızlığı sebebiyle tekrarlanamaz gibi görünse de, bizler gibi, araştırmalardan pratik ve uygulanabilir sonuçlar çıkarmak ve doğrudan yararlanmak isteyenler için önemli ip uçları da veriyor.

Çok sayıda araştırmayı, uygulanma şekilleri, öne çıkan aktif bileşen ve elde edilen sonuçlar gözetilerek irdelediğimizde bir fikir vermesi için bunlardan kısaca bahsetmemiz gerekiyor.

Uçucu yağların bitki koruma ajanı olup olmadığına ve etkilerine dair çok sayıda araştırma yapılmış durumda. Bunlardan tek tek bahsetmek bu yazının boyunu aşar. Bu yüzden olabildiğince zararlıların ait olduğu gruplara göre bahsetmek daha anlamlı olacak.

Funguslar (mantarlar)

Muhtelif araştırmalarda, uçucu yağlarda bulunan cinnamaldehyde, eugenol, 1,8-cineol, terpinen-4-ol, ϒ-terpinene, thymol, p-cymene, α-Pinene, limonen, carvacrol gibi bileşiklerin çeşitli uygulama şekilleri ve dozlarıyla bitki patojeni fungusları, çoğunlukla çimlenmelerini ve çoğalmalarını engellemek, hücre duvarlarını tahrip etmek suretiyle önledikleri tesbit edildi. Bu araştırmalara tek tek referans vermek de yazının boyutunu çok arttıracağından, detaylı referansları veren derleme makalelerinin referansını vermek daha pratik olacak (9) (10) (11) (12). Uçucu yağlar, sadece hasat öncesi bitkiler üzerinde değil, hasat sonrası işlenmemiş veya işlenmiş meyve ve sebzeler, depolanmış tahıl, fındık, fıstık gibi ürünler üzerinde de başta aflatoksin üretenler olmak üzere çürütücü mantarları engellemekte kullanıldı. Gıda güvenliğinde sağlığa zararlı, bazıları kanserojen toksinler üretebilen mantarların önlenmesi için uçucu yağlar kullanılarak sağlıklı, yenebilir gıda koruma filmleri oluşturulması amaçlanarak çeşitli araştırmalar yapıldı ve yenileri yürütülüyor.

Bakteriler

Resimde uçucu yağların bakterileri etkisizleştirme mekanizmaları görülüyor (22).

Uçucu yağlar, bitki patojeni bakteriyel hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilmesinde de denenerek başarılı sonuçlar elde edildi. Bu konuda da çok sayıda araştırma yapıldı. Bakteriyel yanıklık, leke, ateş yanıklığı, bakteriyel kanser gibi bakteri patojenlerinin önlemesinde çok sayıda başarılı araştırma yapıldı (9). Tohumlara bulaşık ve tohumdan taşınan hastalık etmeni bakterilerin uçucu yağlarla engellenmesi de çalışıldı (13). Başka bir derleme çalışmasında da farklı aktif bileşenlere sahip uçucu yağların farklı etki mekanizmalarıyla bakteriyel hastalık ve enfeksiyonlara karşı yapılmış çalışmaları gösteriyor (14).

Eklembacaklı zararlılar

Uçucu yağların, muhtelif bitki zararlısı böceklere karşı etkileri üzerinde de araştırmacılar pek çok çalışma yaptılar. Bir derleme çalışması, uçucu yağların eklembacaklı böcekler üzerinde yapılan araştırmaları derleyerek özetledi (15). Çalışmalardan çıkan öneri ise, uçucu yağların zararlı böceklere karşı, zehir içermeyen, kalıntı bırakmayan doğal biyokimyasal bileşikler olarak entegre zararlı mücadelesi (IPM) programlarının bir parçası olabileceği şeklinde. Fransa Avignon Universitesi araştırmacılarının (Ying LI ve arkadaşları 2014) hazırladığı kitapçık (16) uçucu yağların anti-oksidan, anti-mikrobiyal ve insektisit özelliklerine dair çok değerli bir derleme çalışması içeriyor.

Nematodlar

İspanya Ulusal Araştırma Konseyinden Maria Fe Andres ve arkadaşlarının (2013) yaptığı bir derleme çalışması (17), 2000-2012 yılları arasında uçucu yağların zararlı nematodlar üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmaların çoğunu kapsıyor.

(Yuji Oka, 2000) Nematicidal Activity of Essential Oils and Their Components Against the Root-Knot Nematode (18)

Resimde, kök ur nematodu bulaştırılmış toprakta yetişen iki domatesten, elma nanesi (Mentha rotundifolia) uçucu yağı uygulanmış ve herhangi bir şey uygulanmamış olanların kökleri görünüyor (Fig.4/18).

Birden fazla uçucu yağın sinerji oluşturması

Her bir uçucu yağın çoğu terpenler olmak üzere birçok bileşenden oluştuğunu yazmıştık. Bu bileşenlerin bazıları farklı oranlarda da olsa ortak, ana bileşen de aromatik bitkinin türüne göre değişiyor. Bu bileşenler fungus, bakteri ve böceklerde aynı etkiyi yapmıyor, farklı yönlerden etkiliyorlar. Söz gelimi bir bileşen fungusun hücre zarını geçirgen hale getirirken başka bir bileşen fungus sporlarının çimlenmesini engelliyor. Bazı durumlarda da bir terpen, başka bir uçucu yağdaki başka bir terpenin etkisini defalarca kez arttırabiliyor, ya da zararlı bir terpene karşı kendini savunurken başka bir terpene karşı savunmasız kalabiliyor. Bu durum, uçucu yağların bitki koruma ürünü olarak kullanılmasında bizlere daha geniş bir ufuk açıyor. Nature dergisinde yayınlanan (Jun-Hyung Tak, M. B. Isman 2017) bir çalışma (19) bu durumu aktarıyor. Ayrıca benzeri etkileri ölçen çalışmalardan bazılarının refranslarını veriyorum. (20) (21)

Ülkemizde yapılan çalışmalar

Uçucu yağların bitki koruma ajanı olarak kullanım potansiyeli hakkında literatür taraması yaparken sık sık Türk araştırmacılara da rastladım. Sonunda, Türk Üniversitelerinde çeşitli unvanlara sahip Türk araştırmacılar neler yapmışlar, kaç araştırmacının bu konuda yayını var, nerelerde yayımlamışlar, dünyadaki diğer araştırmalarla entegre olabilmişler mi, yayınları atıf almış mı diye özel bir tarama da yaptım. Elde ettiğim sonuç, en azından benim için şaşırtıcı oldu. Sıfır araştırmayla, kendisinin üretmediği bilgiyi, üretenin adını anmadan zikrederek ortada dolaşan profesör’lerin bulunduğu bir ortamda, kamuoyunda isimlerini kimsenin bilmediği yüzlerce gerçek araştırmacı sadece bu konuda binlerce çalışma yapıp, birçoğunu da uluslararası hakemli dergilerde yayınlamışlar, ürettikleri ve sonuçları kanıtlı araştırmalarıyla teyit ettikleri bilgi ile bilime katkıda bulunmuşlar. Bunlar arasında, F.Şahin, R.Kotan, S.Kızıl, F.Dadaşoğlu, K.Polatoğlu, Ö.C.Karakoç, N.Gören, S.Kordali isimlerine çok sayıda araştırmada rastlamakla beraber, burada sayamayacağımız kadar çok akademisyenimizin bu araştırmalara dahil olduğunu söyleyebiliriz.

Bitki ikincil metabolitlerinin bir kısmını temsil eden, aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların kullanım alanı, anti-mikrobiyal, insektisit ve nematisit özellikleri sebebiyle sadece bitki koruma ile sınırlı değil. Uçucu yağlar ve etkileri, ilaç, tıp, bitki hastalıkları, gıda güvenliği gibi geniş bir alanda, mikrobiyoloji, biyokimya, bitki fizyolojisi, bitki patolojisi gıda mikrobiyolojisi gibi geniş kapsamda farklı disiplinleri gerektiren bir alan. Bu yüzden araştırma ekiplerinde farklı disiplinlerin temsil edildiğini de görüyoruz.

Araştırmaların pratik sonuçları

Hem dünyada hem de ülkemizde uçucu yağların, patojen fungus ve bakterilere, bir kısım eklem bacaklı zararlılara, hatta nematodlara karşı bitki koruma ajanı olarak etkilerini araştıran, şu ya da bu şekilde pozitif etkileri ölçülmüş olmasına rağmen, uçucu yağlar tarımda yaygın kullanıma kavuşamamış. Olumlu sonuç veren, birbirini teyid eden binlerce çalışma, çiftçiler tarafından kullanılan ekolojik bitki koruma araçlarına dönüşememiş.

Sentetik pestisitlerin bitki koruma ajanları olarak konvansiyonel tarıma hakim olmaları, arkalarındaki büyük global şirketlerin finansal güçleri sebebiyle dünya pazarlarında baskın olmaları elbette büyük faktör. Buna rağmen, sentetik pestisitlerin sakıncalarının dünyada kabul görmeye başlaması ve mikrobiyal bitki koruma ürünü alternatiflerin gitgide artarak hayata geçirilmesi sürecinde dahi uçucu yağ bazlı bitki koruma araçlarını ne hazır ürün ne de çiftçinin kendisinin hazırladığı araçlar olarak göremiyoruz. Dünyada da var olan uçucu yağ bazlı ürün sayısı 8-10 mertebesini geçmezken, ülkemizde hiç yok. Geçmişte, uçucu yağ barındıran birkaç ürün piyasaya sunulduysa da birçok sebepten dolayı devam etmedi.

Bu durumun olası sebepleri olarak benim izlenimlerim de şöyle:

  • Bir kısmı endemik ya da belli coğrafyalara özel binlerce farklı tür aromatik bitkiden elde edilen uçucu yağların bir standardı yok. Aynı türün farklı coğrafyalarda, farklı hasat zamanlarında, hatta aynı tarlada değişen koşullara göre dahi bileşen kompozisyonları değişebiliyor. Bu yüzden araştırmaların çoğu, araştımanın yapıldığı bölgeye has aromatik bitki yağlarıyla yapılmış.
  • Uçucu yağların çoğu bitki zararlısı organizmalara karşı, dozları değişse de etkilidir. Ancak uygulama ile zararlı organizmayı bertaraf ederken bitkiyi olumsuz etkilememesi (fitotoksite) gerekir. Bu sebeple uygulanan emulsiyonun teknolojisi ve uygulama dozunun tayini büyük önem taşıyor.
  • Uçucu yağların elde edilmesi sentetik toksinlere göre, hatta bitki koruma ajanı mikrobiyal içeriklere göre daha maliyetli olabiliyor.
  • Uçucu yağların kullanımını mümkün kılan emulsiyon teknolojileri son zamanlarda gelişerek mikro, nano ve nano-kapsüllenmiş (nano-encapsulated) emulsiyonlarla, düşük dozlarda fitotoksite yapmadan zararlıları etkileyen, etkisi hemen geçmeyen formülasyonlar çalışılmaya başlandı.

Uçucu yağlardan bitki koruma ajanı olarak faydalanmalı mıyız?

Dünyadaki çok sayıda bilim insanının olumlu sonuçlar tesbit ettiği, kalıntı bırakmayan, zehirsiz, ekolojik, aslında bitkilerin kendilerini korumak amacıyla ürettiği bileşiklerin kendilerini koruyamayan bitkiler için kullanılması doğal bir yaklaşımdır. O kadar çok emek verilmiş, pahalı araştırmanın net sonuçlarla var olduğu bir mecrada çiftçinin doğrudan alıp kullanabileceği ürünlere dönüşememiş olması hayli garip. Belki de uçucu yağların tarımda kullanım şekilleri hakkında bakış açımızı tamamen değiştirmeliyiz.

10 yıl önce kümesteki akarlara karşı mücadelede keşfettiğimiz, devamında, evdeki toz akarlarına karşı da kullanarak iki temizlik arasında üreyen tozun ne kadar azaldığını görerek şaşırdığımız, geçen yıl basit emulsiyon yaparak doğrudan bitkiler üzerinde yaprak bitlerine ve mildiyö hastalığına karşı kullandığımız uçucu yağlar, üzerinde daha fazla çalışmayı, yeni emulsiyon teknikleri denemeyi, başka doğal polimerlerle beraber uzatılmış etkili mikro ve mümkün olursa nano emulsiyonlar yapmayı hakkediyor. Böylece, arazide kullanabileceğimiz ekolojik bitki koruma araçlarımızın kapsamını ve etkinliğini defalarca kez arttırabileceğiz. Dahası, doğal dengelere kavuşmuş ortalama büyüklükte hemen her arazide bulunabilen aromatik bitki örtüsünü de doğrudan yardıma çağırabileceğimizi düşünüyorum.

Bir sonraki bölümde, zaman zaman altını çizdiğim yardımcı doğal polimerlerden söz edeceğiz. Ondan sonra da daha etkili emulsiyon tekniklerine bakacağız.

(1) (Michael Wink 2008) Plant Secondary Metabolism: Diversity, Function and its Evolution (https://journals.sagepub.com/doi/pdf/10.1177/1934578X0800300801.)

(Michael Wink 2018) Plant Secondary Metabolites Modulate Insect Behavior-Steps Toward Addiction? (https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fphys.2018.00364/full )

(2) (Khalid Abdel-Lateif ve ark. 2012) The role of flavonoids in the establishment of plant roots endosymbioses with arbuscular mycorrhiza fungi, rhizobia and Frankia bacteria (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3442858/)

(3) (Wissal Dhifi ve ark. 2016) Essential Oils’ Chemical Characterization and Investigation of Some Biological Activities: A Critical Review (https://www.mdpi.com/2305-6320/3/4/25)

(4) Essential Oil (https://en.wikipedia.org/wiki/Essential_oil)

(5) (Rehab A. ve ark 2017) Plants Secondary Metabolites: The Key Drivers of the Pharmacological Actions of Medicinal Plants (https://www.intechopen.com/chapters/61866)

(6) (Ankit K Chaudhari 2018) Systemic Acquired Resistance (SAR) and it’s Significance in Plant Disease Management (https://www.researchgate.net/publication/324719141_Systemic_Acquired_Resistance_SAR_and_it’s_Significance_in_Plant_Disease_Management)

(7) (M.A. AÇIKGÖZ ve ark. 2019) Effects of methyl jasmonate and salicylic acid on the production of camphor and phenolic compounds in cell suspension culture of endemic Turkish yarrow (Achillea gypsicola) species (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/735377)

(8) (A Bahmanzadegan 2013) Effects of Salicylic Acid on Essential Oil Components in Yarrow (Achillea millefolium Boiss) (https://www.researchgate.net/publication/289424643_Effects_of_Salicylic_Acid_on_Essential_Oil_Components_in_Yarrow_Achillea_millefolium_Boiss)

(9) (Robin Raveau ve ark. 2020) Essential Oils as Potential Alternative Biocontrol Products against Plant Pathogens and Weeds: A Review doi: 10.3390/foods9030365 (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7143296/)

(10) (Maurine D’agostino ve ark. 2019) Essential Oils and Their Natural Active Compounds Presenting Antifungal Properties doi: 10.3390/molecules24203713 (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6832927/ )

(11) (Filomena Nazzaro ve ark. 2017) Essential Oils and Antifungal Activity doi: 10.3390/ph10040086 (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5748643/)

(12) (M.S. OMAR, Şaban KORDALI 2019) Review of Essential Oils as Antifungal Agents for Plant Fungal Diseases (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/883113)

(13) (F. Dadasoglu, R.Kotan ve ark. 2011) ANTIBACTERIAL ACTIVITIES OF EXTRACTS AND ESSENTIAL OILS OF THREE ORIGANUM SPECIES AGAINST PLANT PATHOGENIC BACTERIA AND THEIR POTENTIAL USE AS SEED DISINFECTANTS (http://www.sipav.org/main/jpp/index.php/jpp/article/download/1181/961 )

(14) (S. Chouhan ve ark. 2017) Antimicrobial Activity of Some Essential Oils—Present Status and Future Perspectives – doi: 10.3390/medicines4030058 (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5622393/)

(15) (Yong-Lak Park ve ark. 2016) Essential Oils for Arthropod Pest Management in Agricultural Production Systems – DOI:10.1016/B978-0-12-416641-7.00006-7 (https://www.researchgate.net/publication/301257102_Essential_Oils_for_Arthropod_Pest_Management_in_Agricultural_Production_Systems)

(16) (Ying Li 2014) Essential Oils as Reagents in Green Chemistry (https://www.amazon.com/Essential-Reagents-Chemistry-SpringerBriefs-Molecular/dp/3319084488)

(17) (Maria Fe Andres ve ark. 2012) Nematicidal activity of essential oils: a review – DOI 10.1007/s11101-012-9263-3 (https://www.researchgate.net/publication/257637904_Nematicidal_activity_of_essential_oils_A_review)

(18) (Yuji Oka, Sengul Nacar ve ark. 2000) Nematicidal Activity of Essential Oils and Their Components Against the Root-Knot Nematode – DOI: 10.1094/PHYTO.2000.90.7.710 (https://apsjournals.apsnet.org/doi/pdf/10.1094/PHYTO.2000.90.7.710)

(19) (Jun-Hyung Tak, M. B. Isman 2017) Penetration-enhancement underlies synergy of plant essential oil terpenoids as insecticides in the cabbage looper, Trichoplusia ni (https://www.nature.com/articles/srep42432)

(20) (S.Gaire ve ark. 2020) Synergistic Toxicity Interactions between Plant Essential Oil Components against the Common Bed Bug (Cimex lectularius L.) doi: 10.3390/insects11020133 (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7074276/ )

(21) (Esteban Scalerandi ve ark. 2018) Understanding Synergistic Toxicity of Terpenes as Insecticides: Contribution of Metabolic Detoxification in Musca domestica DOI:10.3389/fpls.2018.01579 (https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fpls.2018.01579/full)

(22) (V.A. Carneiro ve ark.2020) Essential Oils as an Innovative Approach against Biofilm of Multidrug-Resistant Staphylococcus aureus DOI:10.5772/intechopen.91833 (https://www.researchgate.net/publication/340946656_Essential_Oils_as_an_Innovative_Approach_against_Biofilm_of_Multidrug-Resistant_Staphylococcus_aureus)

9 Comments

  1. Doğanın uyandığı bu günlerde yazınız ufuk açıcı. Türk akademisyenlerin çalışmaları hakkındaki bilgi gurur verici gerçekten. Emeklerinize sağlık.

  2. yazı dizisini takip ederken tv dizisi izler gibi heyecanlanıyorum resmen 🙂

  3. Müthiş değerli ve kapsamlı bir araştırma. Yazılarınızı okudukça, kendi çapımda toprakla ilgilenen bir kişi olarak ne kadar az bilgi sahibi olduğumu çok net bir şekilde anlıyorum. Bu güne kadar o büyük tacirlerin sırf kar amacıyla bizleri yönlendirdiği o tehlikeli uygulamaları hiç sorgulamadan tatbik ettiğim için kendime çok kızıyorum. Bizdeki bilgi deryada bir damla bile değil. Sizin gibilerden öğreneceğimiz çook şey var. Bu değerli bilgileri HİÇ BİR KARŞILIK BEKLEMEDEN paylaştığınız için size ne kadar teşekkür etsek yetersiz kalır.
    Sağ olun var olun.

  4. Çok teşekkürler ediyorum paylaşımlarınız için. Biberiye lavanta yağı yapıyorum kendim bunlarda uçucu yağlar sınıfına girmez mi? Denemek mi lazım?
    Salatalıklar her sene aynı türden hastalıklara maruz kalıyor. Çiğ süt su karışımı püskürttüm olmadı. Salatalık yiyoruz ama tek bir dal üstte 2 salatalık bitkisi okadar. Çok adet dikerek salatalık yiyoruz o kadar.
    Biberiye ve lavanta yağını çıkartmak için tüpte ısıtıp soğuk sudan geçen bir boru yardımıyla çok az miktarda yağ çıkartabiliyorum. Çokda zahmetli oluyor. Daha pratik bir yolu var mı?
    Saf zeytin yağının içine çay biberiye lavanta bitkisinin yapraklarını koyup kapalı mekanda 15 gün muhafaza ederek elde edilen yağlarda uçucu yağlar oluşur mu yoksa tat ve koku dışında başka bir etkisi olmaz mı?

    • Uçucu yağlar, damıtma veya bitkinin türüne göre presleme yöntemiyle elde edilebiliyor. Salatalıkta karşılaştığınız, etmeni bir tür patojen mantar olan mildiyö hastalığıdır. Bir önceki bölümde çay ağacı uçucu yağıyla hazırladığımız emulsiyon ile hastalık ile nasıl baş ettiğimizi detaylı olarak yazmıştık. Aromatik yaprakları suda, yağda, alkolde bekletmek suretiyle suda, yağda veya alkolde çözünen bazı maddelerin suya, yağa veya alkole geçmesini sağlayabilirsiniz. Fakat bu, içeriğinde güçlü biyokimasal bileşikler bulunan uçucu yağın suya, yağa veya alkole geçeceği, ya da tüm bileşenlerin geçeceği anlamına gelmez.

      • Selamlar. Verdiğiniz bilgiler tarımla uğraşmayan bir insan olduğum halde çok ilgi çekici geldi. Biraz kimya ile ilgili insan olarak uçucu yağların eldesi ilgimi çekiyor. Daha önceki yazılarınızda bahsettiğiniz limonen yağının portakal kabuğundan nasıl elde edileceği ile ilgili bilgi verdiğiniz bir makaleniz varmı. Yoksa hazır olarak mı alıyorsunuz. Kolay gelsin. Teşekkürler.

        • Portakal (ve diğer turunçgil) uçucu yağının yaygın elde edilme teknolojisi soğuk presleme yöntemi. Preslerde elde edilen sıvıdan uçucu yağ ayrılarak elde ediliyor. Bu bakımdan basit fakat değer miktarda uçucu yağ elde etmek için çok miktarda kabuk gerekiyor. Bu yüzden evlerde yapılması çok anlamlı değil. Meyve suyu fabrikaları yan ürün olarak atık kabuklardan yapabilir.

  5. Hmm anladım teşekkür ederiz çay yaprağı yağı yazınızı okumuştum zaten satın alma yerine damıtma yoluyla elde edeyim diye düşünmüştüm..Deneyeceğim inşallah teşekkür ederim…

    • Çay ağacı uçucu yağı, bildiğimiz çay bitkisinden elde edilmiyor. Avustralya’ya özgü aromatik bir bitki.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*