Doğanın Hızı

Fotoğrafları geçen hafta çekimiştim ama araya iki yazı girince kısmet bu güneymiş. Yazın ilk günleriyle birlikte bahçedeki gelişmeler nefes kesici bir hızla ilerliyor.

Cranberry bölümünün önünde eşimin kendi elleriyle yaptığı bölüme diktiği cam güzelleri hızla büyüyerek çiçeklendiler.

Üzerlerinde onlarca çiçek olan kırmızı ve beyaz cam güzelleri yerlerini sevmişe benzerler. Dahası, çiçeklerle yazılmış hoş bir sürpriz var. Bakalım okuyabilecek misiniz.

Bu yıl goji berry bitkisi özel ilgi alanımız içinde. Başarırsak önümüzdeki yıllarda da önemlice zaman ve emek vereceğimiz bir bitki olmaya aday. Goji Berry, çok yüksek anti oksidan değeri (Orac-Oxygen Radikal Absorbance Capacity), vitaminler ve yararlı mineraller ile son yılların keşfedilen meyvesi. Orijini Tibet ve Himalayalar.

Bahçemizde iki adet göji fidanımız var. Bu yıl bir-iki de olsa çiçek açmalarını umuyoruz. Ayrıca tohumdan çimlendirdiğimiz bir sürü fidanımız daha var.


Boyları 50 cm’ye kadar ulaşan fidanlarımızın sayısı şimdilik 35 tane oldu.

Bunlar da, serada çimlenip saksıya alınmayı bekleyenler. Tam olarak kaç tane var bilmiyorum. Goji fidanı yapmaya bir süre daha devam edeceğiz.Mavi yemiş fidanlarımızın üzerinde az da olsa meyve var. İlk yılda pek bir şey beklemiyorduk doğrusu.

Holyhock (hatmi)’ler bir yıl beklediğimize değdi. Geçen yıl tohumlardan üreterek fide yapıp bahçeye diktiğimiz muhtelif çeşitlerdeki hatmiler kuvvetli sürgünler verdiler. Üzerleri tomurcuk dolu.
Bunlar uçuk pembe ve katlı olanlar. Çiçeklerinin bu kadar güzel olacaklarını düşünmemiştim doğrusu.Zambaklar birden bire açarak iki hafta boyunca etrafı muhteşem kokularıyla doldurdular.

Fotoğrafları çektiğim geçen haftadan bu yana pek çok değişti aslında. Hemen her gün yeni bir şeyler oluyor. Bir çiçek açıyor, bir böcek uçuyor, daha dün koparttığım domates filizleri ertesi gün sanki hiç kopartmamışım gibi tekrar yerine geliyor. Geçen hafta ilk salatalığı almışken bugün bir kucak birden topladık.

Güvey fenerleri hızla büyüyorlar, bir yandan da dallarından fenerlerini sallandırmaya başladılar.

Uzaktan bakıldığında durağan görünen doğanın devinimlerindeki hızı, hareketliliği ve çeşitliliği gözlemek gerçekten heyecan verici.

 

5 Comments

  1. Bizi Meyvelitepe diye kandırdığınız yerin aşk – sevgi tepesi olduğunu bir kez daha anladım.Ve ne yalan söyleyeyim kıskandım da hafiften.Aşktan yoksun geçen şu günlerde.Bayılıyorum size.

  2. Merhaba. Daha önce de yorum yazarak belirtmiştim, imrenmekten öteye kıskanmaya başladım sizleri. Yalnız doğaya şüphesiz benden daha aşık ve daha değer verdiğini düşündüğüm size küçük bir hatırlatma yapmak istedim: Her ülke kendi bünyesindeki ekosistemi korumak için olağanüstü çaba harcamakta. -Tabi ki- denetim gücü olan ülkeler kendi topraklarına tohum, bitki, hayvan taşınmasını (kontrolsüz olarak) istemiyorlar. İngiltere’nin orman örtüsünün %30’a yakınının orijinal olmadığını söylemişti bir İngiliz. Hal böyleyken, böyle bir ‘içe kapanmayı’ savunmak doğa sevenler için önemli olsa gerek. Ben de bu kapanmanın artısını eksisini araştırmadan doğruluğunu kabul ettiğimi itiraf etmeliyim. Ülkemizde buna yönelik denetim olduğunu da hiç sanmıyorum. Takip edebildiğim kadarıyla siz yurtdışına özgü bitkileri getirip, bahçenizde deniyorsunuz. (Yanılıyor olabilirim, kusura bakmayın). Bunun risklerini, -gerekiyorsa- izinlerini de araştırıyor olduğunuzu düşünüyorum. Bu konuda ne düşündüğünüzü merak ediyorum doğrusu. Lütfen müdahale gibi düşünmeyin, dediğim gibi o düzeyde araştırmış, bilgili durumda değilim. Gerçekten sandığım gibi olsaydı, müdahale etme cesareti belki bulabilirdim, zira birlikte doğayı korumaya çalıştığımızı düşündürecek kadar sitenizi takip ediyorum. Saygılarımla, selamla,

  3. Mustafa bey, teşekkür ederiz.
    Evet bazı özel sebze ve ağaçları bahçemizde yetiştirmeyi deniyoruz. Bunlar için gösterdiğimiz ihtimam, kendi yetiştirdiğimiz üvez fidanlarından, kocayemişlerden daha fazla değil. Sekoya ile tanışıklığımız 15 yılı aştı. Şimdilerde 20 metre olan fidanımız devletin deneme çiftliğinden alınmıştı. Blueberry (likapa)’ler, tüm karadenizde sökülen çay bahçelerinin yerine dikiliyor (çay da bu toprakların bitkisi değildi zaten). Dört cranbery fidanımız ise uygun şekilde ithal edildiler. Tanıdığımız bir bitki ve özel ortamlarında yetiştirmemezlik edemezdik. Goji berry’leri yediklerimizin tohumlarından ürettik. Anavatanı himalayalar olan bu nazlı bitkiyi verim verir duruma getirmek arzusundayız.
    Sebzelerde hairloom (evladiyelik) birkaç çeşitimiz var, doğru. Bunları ilk kimin ne zaman, nerede ürettiği belli. En yenisi en az yüz yıllık. İnanın, pazarda markette milletçe burnumuza dayanan hybrid, ne olduğu belli olmayan bir sürü sebze çeşidinden yüzlerce kez daha güvenilirdir. Tohumlarımızı da genelde kendimiz üretiyoruz.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*