Baklalar, Isırgan Çayı ve Komşu Kuşlar

Mayıs ortasından bu yana hummalı bir faaliyet içindeyiz. Sebze adaları elden geçti, iki yıl önce OSB kullanarak yaptığımız deneme adalarının çerçevelerini ağaç ile değiştirdik. Fideler sırayla büyüdüler ve partiler halinde yerlerine dikildiler.

Arazide meyve fidanlarının bulunduğu alanlara, sebze parkına ve zeytinlerin diplerine ektiğimiz baklaları ikişer kez budadıktan sonra çoğunu dipten keserek kökleri toprakta bıraktık. Bitkiler de çoktan kompost oldular.

Yaptığımız yeşil gübrelemenin sonucunu görmek için bir kaç bakla kökünü sökerek duruma bakıyoruz.

Bakla kökleri resimdeki gibi nohuttan küçük, mercimekten büyük, hafif pembemsi nodüllerle dolu. Bu nodüller topraktaki “rhizobium” azot yapıcı bakterilerle baklagillerin ortak yaşama girmeleri sonucu oluşturuluyor ve bitkiler tarafından alınabilir azot içeriyor. Bu şekilde dekar başına 30-40 kilogram civarında alınabilir azot toprakta bırakılmış oluyor.


Geçen yıl yeni yaptığımız sebze parkı ve önceki sebze adalarına fidelerimizi ekiyoruz.


Adalarda bir ay kadar önce fidelerini diktiğimiz muhtelif çeşitlerdeki kıvırcıklar artık yenecek hale geldiler. Buralardaki baklaları hala dipten kesmedik.


Sebze adalarının belki daha önce vurgulamadığım başka bir üstünlüğü, aynı adada yılın 12 ayı sürekli bir şeyler yetiştirebilme imkanı. Geleneksel yöntemle böyle bir şey mümkün değil. Kıvırcıkları sökmeden aralarına domatesleri, kadifeleri ve fesleğenleri diktik bile. Domatesler büyürken kıvırcıklar birer birer eksilecekler.

Bu imkanı veren adalardaki çok yüksek oranlı organik toprak karışımı. Her mevsim toprağa malç gibi yayılan bir tabaka kompost, zorlanmış rotasyonda bile yeni mevsim bitkilerini rahatlıkla beslemeye yetiyor.

Fermente edilmiş ısırgan ekstresi yapılışı:


Üç hafta önce bir çuval ısırgan topladık. Biyodinamik tarımın vaz geçilmez uygulaması olan fermente edilmiş ısırgan ekstresi yapmayı deniyeceğiz.


Isırganları çim biçme makinesinden geçirerek parçalıyoruz.


Fermentasyon için 80 litrelik bir fıçı kullanacağız.


Isırganları fıçıya koyup suyla dolduruyoruz. Fermente ısırganın dayanılmayacak kadar kötü koktuğu söyleniyor. Bu yüzden hem fermentasyonu düzenlemek, hem de kokuyu bertaraf edip etmeyeceğini anlamak için suya yarım litre EM ve bir o kadar da kendi yaptığımız laktik asit bakterileri içeren aktifleştirilmiş serumdan ilave ediyoruz. Fıçının üzerine ısırganların hava ile temasını kesecek şekilde bir plastik kevgir yerleştirip PH’ı 7.3 olarak ölçüyor ve kapağı kapatıyoruz.

İki hafta sonra fermentasyon tamamlanıyor. PH’ı 5.0 olarak ölçüyoruz. Fermentasyon bakterileri işlerini görmüşler. Ekstrenin kokusu enfes değil ama öyle dayanılamayacak bir koku durumu da yok. Böylece bir çok besleyici ile zengin organik sıvı gübremiz hazır. 1:10 oranında sebzelerin sulama suyuna katacağız.

Bahçede yetişmiş kaç tane goji oldu, tam bilmiyorum. İki yüzü biraz geçti sanırım. Bunlar geçen yılın fidelerinden arazinin alt bölümünde oluşturduğumuz goji bahçesinden. Buradakiler henüz 50 civarında.

Geçen hafta rüzgarın izin verdiği bir ara zeytinlere ilk kaolin uygulamasını yapıyoruz. Zeytinler çiçek tomurcuklarını hazırladılar. On güne kadar çiçek açacaklar. Kaolin ile birlikte içinde Bor, Çinko, molbydenum ve deniz yosunundan oluşan organik sertifikalı bir yaprak gübresi de ilave ediyoruz.

 

Meyve fidanlarına rüzgar fırsat vermedi. Hafta sonu çok sakindi ama yağmur yağar diye çekindik. Nihayet meyvelere de bugün kaolin ve aynı organik yaprak gübresi uygulandı.


Martta derin budadığımız alev ağaçları yeni sürgünleriyle isimlerine yaraşır bir görüntü oluşturdular.


Üç yıl önce tohumdan yetiştirdiğimiz bu mimozalar (Mimosa Acacia Retinodes) bir yıl gecikme ile bu yıl ilk kez çiçeklendiler. Önceki kışta yeni fideler çok soğuyan havada donmuş, baharda köklerden tekrar sürmüşlerdi. Biz bunları fazla büyümeyecek sanıyorduk, bu yüzden az bir alana bir sürü dikmiştik ama epey büyüyen ağaç oluyorlarmış. Bir özellikleri de bazı akasya türlerinde olduğu gibi toprağı beslemeleri. Diplerindeki diğer bitkilerin coşmalarından bu özelliğini gözleyebiliyoruz.


Evin arka tarafında bulunan sundurmanın kenarındaki arap yaseminin içinde bir saka kuluçkada. Bizden bir metre uzakta ama görülmediğini sanarak yuvasını yapmış. Umuyoruz yavrularını çıkarıp uçurabilir.

Meyvelitepeye ilk geldiğimizden bu yana kuş çeşitliliği ve sayıları epey arttı. Çoğu ötücü pek çok orman kuşu çevremizi sarmış durumda. Bu ara gece gündüz kuş şakımalarımız eksik değil. Bahçedeki hanımelinin içinde bir kızılgerdan, ön taraftaki leylandilerin içinde bir karatavuk yerleşmiş durumda. Hafta sonu, kendilerine arka bahçede yer arayan bir çift ispinoza “orada yerimiz kalmadı, sizi leylandiler arasına alalım” dedik, lakin önerdiğimiz yeri beğendirebildik mi bilmiyoruz.

21 Comments

  1. Güzel yazınız için teşekkürler. Bir konu hakkında sormak isterim.Kaolin kili çiçekten evvel atılabiliyormu. Hatırladığım kadarı ile bu konu üzerinde agaclar.net’te yazışmalar olmuştu. Tozlanmaya olumsuz etkisi olur diye.
    Saygılar.
    M.Erkal

  2. bende elimin ulastigi her yere bakla ektim azot baglasin toprak beslensin diye: sizde kedi yok alasildi saka kendini guvende hissettigine gore:)birde evet isirgan ektresi cok kotu inek cisi gibi kokuyor!!!kolay gelsin

  3. Ne güzel ne güzel.
    Bahçenizin üzerinde turlayan, ağaçlarda nefeslenen, gözü gönlü bayram eden kuşlardan biri olmak isterdim…

  4. Ben de ilk defa Turkiye’de karatavuk ile karsilastim(Ingiltere’ye adim attigimdan beri izimdeydiler de, burada hic gormemistim), onumuzdeki erik agacinda minik bir konser verdiler aksamustu 🙂

  5. Bizde “kedi giremez” durumu var Beste, köpeciğimiz psikopat bir kediden yediği tokatın acısını bir türlü unutamıyor da:)
    Sana da kolay gelsin.

  6. Kaolin kili yalnızca çiçeklenme esnasında atılmıyor. Çiçekler açmadan önce ve çiçekler taç yaprağını döktükten sonra atılabilir.

  7. merhaba uzun süredir bilgilerinizden faydalanmaya çalışıyorum.Acaba kaolin için geç kaldık mı?Cevabınızı bekliyorum.

  8. Yelda hanım, kaolin ağaçlarda çiçek taç yaprakları döküldüğü andan itibaren uygulanabilir. Zeytin gibi geç çiçek açan ağaçlarda, çiçekler açmadan da uygulanır. Takip eden zamanda kaolin uygulamasının her durumda bir çok yararı var. Sebzelerde de (yaprakları yenmeyenlerde) uygulamak çok faydalı. Hangi ağaç ve bitkiler için olduğunu yazarsanız daha detaylı yazabilirim.

  9. merhaba ben İzmir’deyim.Fakat Muğla’da zeytinliğim var.Bakımını elimizden geldiğince kendimiz yapıyoruz.Üründe termik santral yüzünden mahsul yılı diye birşey kalmadı.Bizde doğal yöntemlere başvurduk.Çok şükür karşılığını alıyoruz az çok ,kaolin uygulamasını sizde gördük denemeye karar verdik ama zamanı hakkında detay yazarsanız özellikle şu sürekli zıplayan böcekler ağaçları sarmış durumda ne yapmalıyım,selamlar

  10. Sn. Meyvelitepe, resimdeki bakla kökü rhizobium bakterisi ile aşılı mıydı ki? Yoksa sıfırdan bir bakla mıydı ektiğiniz?

    He, bir de zeytinliğimi yeşil gübreleme ve malçlama için yonca, korunga, arı otu vs. düşünüyorum ama boşlukları sıcak mevsimlerde tamamen örtsün diye fare kulağı, süs yoncası gibi bitkiler düşünüyorum. Uygun olur mu ki bunlar? En fazla 2-3 cm boylanıyorlar. Fazla toprağın suyunu da emmezler.. Bir yerde bilgiye rastlamadım ama…

    • Aşılı değildi. Bu bakteriler toprakta zaten vardır.

      Bahsettiğiniz örtü bitkileri olur tabii.

  11. Heh, yüzümü güldüren cevap oldu. Çok teşekkürler… Ankara’dan aşılı tohum almak gerekiyor gibi genel bir kanı var internet ortamında çünkü… O yüzden takılmıştım biraz…

    • Toprakta bakteri hiç yoksa tohum aşılama materyali alınabilir. Ancak bu bakteriler toprakta genellikle olur. Birinci yıl değilse de ikinci yıl mutlaka yaygınlaşırlar.

  12. Merhaba,kolaylıklar diliyorum.Isırgan otu çayına koyduğunuz EM nedir acaba.Ben de iki 19 luk damacanaya doğranmış ısırganları sapı yaprağı ile birlikte doldurdum .On gün oldu .Iki kez ağzını açıp ham karıştırdım hem de eksilen sularını ilave ettim.Olduğuda hemen kullanılmali mi yoksa saklanabilir mi?Şimdiden teşekkürler.

    • EM, içinde lactobacillus türü fermente edici bakterilerin hakim olduğu, mikrobiyal gübre tescilli bir üründür. Burada, ısırgan yapraklarını patojen bakteriler ile kokutmadan fermente edebilmek için lactobacillus ailesi bakterilere ihtiyacımız vardır. Muhtelif basit yöntemlerle kendimiz de bu aile bakterileri izole edebiliyoruz. EM ile aynı şey olmasa dahi, amacımız açısından yeterli olabiliyor. Dahası, ısıl işlem görmemiş kefir, ekşi maya vs. gibi çoğu evde zaten bulunan malzemeler de bakteri aşılaması için kullanılabilir.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*