Kumbara

Bugünlerde eskiden daha sık kullandığımız halde, bir süredir rafa kaldırdığımız bir sözcük yeniden gündeme geldi: tutumluluk. Yalnızca bizim dilimizde değil diğer dillerde de benzer bir durum söz konusu galiba, dünyanın kendini topyekün bir eknomik krizin içinde buluvermesi, tüm insanların bu sözcüğü sandıklardan çıkarıp başköşeye oturtmasına neden oldu.
Tutumluluk sözcüğü, bana çocukluğumuzda kutladığımız “Yerli Malı Haftasını” hatırlatır her zaman. Bu haftanın bir gününde yemiş, meyve ve bunun gibi yerli malı besinleri sınıfa getirmemiz istenirdi. Birleştirilerek dev bir ziyafet masasına dönüştürülen sıraların üzerine, Allah ne verdiyse getirdiklerimizi yerleştirir, bir yandan güle oynaya yiyip içerken bir yandan da tutumluluğun ve yerli malı kullanmanın önemine ilişkin şiir, şarkı, hikaye ne varsa söyler, dinler; tekdüze okul günleri içinde değişik ve eğlenceli bu faaliyeti severek yapardık. Bu yüzden hepimizin kumbaraları vardı, hatta bazı bankalar hediye kumbara dağıtırdı, bazen de kullanılmış teneke kutulardan kendi kumbaralarımızı imal eder, genellikle bir amaç için harçlıklarımızı biriktirmeye bakardık. Ben en çok anneler günü için biriktirirdim kuruşları, anneme bu birikimle aldığım minik armağanlardan gurur duyduğumu hatırlıyorum. Anneciğimin, yine böyle alınmış bir kolonya şişesini, boşalmış bile olsa, dolabının bir köşesinde saklamış olduğunu yıllar sonra onun gidişinden sonra keşfettiğimde hissettiklerimi anlatmak çok zor.

Derken köprülerin altından çok sular aktı, tutumluluk neredeyse cimrilik ve eli sıkılıkla eşanlamlı kullanılır hale geldi. İngilizce’de “euphemism” diye bilinen, bizdeki en yakışan karşılığı ise “hüsnütabir” olan bir kavram vardır ki, sözlük şöyle açıklıyor: “söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların,
başka kelimelerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması.” Örneğin “soykırım” sözcüğü yerine zihnimizde daha hoş bir tını yaratması umulan “etnik temizlik” sözcükleri kullanılır. İşte tıpkı bunun gibi “tutumlu” kelimesi de zamanla “cimri, nekes, varyemez, pinti vs.” gibi hoş olmayan anlatımların hüsnütabiri haline geldi, ya da aslında gerçekten tutumlu olan insanlar cimri olarak nitelendirilir oldu.  Cimri denince ne yazık ki aklıma Moliere‘in ünlü oyunundan önce “Aziz Nesin” gelir. Bir yanda cimri yaftası, bir yanda Nesin Vakfı, bu denkleme hiç aklım yatmamıştır oldum olası. Aslında tutumluluk abidesi olarak heykeli dikilmesi gereken, ancak adı cimriye çıkmış olan Aziz Nesin, gereksiz israftan kaçınarak bir başına yüzlerce çocuğa gelecek sağlayacak bir vakıf için birikim yapmayı başararak hem tutumluluğa hem de az bulunur cömertlik ve yüce gönüllüğe olağanüstü bir örnek olarak artık daha bir coşkuyla kutlanacağını umduğum yerli malı ve tutumluluk haftalarının kahramanı olabilir. Bu sayede de belki tutumluluk ile cimrilik arasındaki anlam farkı iyice anlaşılır.

Evet artık cimri olarak yaftalanmaktan korkmadan tutumlu olabiliriz. Ekonomik ve çevresel kriz herkesi etkileyince internetteki okuyucuların tutumluluk deneyimlerini ve yöntemlerini birbirleriyle paylaştığı pek çok site de çıkmış ortaya. Kısa bir tur sonucu nasıl ekonomi yapabileceğimize dair özlü fikirleri topladım.

İlk ve altın kural “kazandığından daha az harca”, ya da kendi kültürümüzle ifade edersek “ayağını yorganına göre uzat.” İkinci önemli kural ise “elalem ne der” saplantısından kurtul. Gelelim denenmiş ve işe yararlığı kanıtlanmış önerilere:

1. Okumayı seviyorsanız ve yakınınızda bir kütüphane varsa hemen kullanmaya başlayın.  Kitap dergi masrafından tasarruf edersiniz. Keşke her mahallede bir kütüphane olsaydı.

2. Faturalarınızı mümkünse internet üzerinden ödeyin, böylece dışarı çıkıp yolda alışveriş yapma riskinden, yol parasından, banka işlem ücretinden ve hatta zamandan tasarruf edebilirsiniz.

3. Maaşınızın mümkünse doğrudan bankaya yatırılmasını talep edin, böylece gereksiz bazı harcamalardan kaçınabilirsiniz.

4. Öğle yemekleriniz çalıştığınız şirket tarafından karşılanmıyorsa dışarıda yemek yerine evden hafif ve sağlıklı yiyecekler götürün. Kupon veriliyorsa yine zaman zaman evden yemek götürerek kuponları eşiniz veya arkadaşınızla dışarıda yiyip içtiğinizde kullanın. Hatta ihtiyacınız varsa diyet yapın, siz incelirken cüzdanınız şişecektir.

5. Evde kalın. Okumak, müzik dinlemek, dikiş, nakış, örgü gibi hobileriniz, dışarıda yapacağınız pek çok faaliyetten daha ucuza gelecektir, üstelik el emeğiyle üretebileceğiniz küçük hediyelikler hem paha biçilmez ve eşsiz hem de düşük maliyetli olabilir. Yürüyüşe çıkarsanız, yanınıza bir kaç lira yol parası dışında kart veya cüzdan almayın.

6. Bir kumbara edinin veya tasarruf hesabı açıp gelirinizin belli bir kısmını sizin için önemli bir amaç için biriktirin, unutmayın “akmasa da damlar.” Bir atasözü daha “ak akçe kara gün içindir,” bu birikimi zor zamanlar ve acil durumlar için saklayın.

7. Kötü alışkanlıklardan kurtulun. Sigarayı ve içkiyi bırakın ya da en azından azaltın, böylece tüketim masrafının yanı sıra sağlık giderlerinden de tasarruf edebilirsiniz. Sağlıksız abur cubur yerine evde mısır patlatın, kestane kebabı yapın, taze meyveleri, yemişleri ve kendi yaptığınız meyve sularını tüketin.

8. “Zarf” yöntemi deneyenlerin hararetle tavsiye ettikleri bir yöntem. Market masrafı, pazar masrafı vs. için farklı zarflarda belli miktarlar saklayın. Örneğin market zarfı boşaldığında o ay bir daha markete gitmeyin. Böylece özellikle süper marketlerde gereksiz alışveriş tuzaklarına düşmezsiniz. Tabii yiyecek alışverişini tok karnına yapmak da ekonomik davranmanızı kolaylaştıracaktır.

9. Geldik yıldızlı önerilerden birine, buna gönülden katılıyorum. Reklamlardan uzak durun televizyon, gazete ve broşürlerdeki reklamlardan kendinizi, ailenizi korumaya çalışın. Ne kadar az reklama maruz kalırsanız o kadar karlı çıkarsınız. Ben etkilenmiyorum demeyin, profesyoneller reklamlardan boşuna milyonlar kazanmıyor ya da boşuna reklama bu kadar yatırım yapmıyorlar.

10. TV’ye her ay ödeme yapmaktansa kablolu yerine uydu yayınını tercih edin. Daha da iyisi televizyonun hayatınızdan çaldığı süreyi kısaltarak daha mutlu ve kaliteli bir yaşam sürebilir, sürekli hipnotize edilmekten ve elektrik sarfiyatından da kendinizi kurtarabilirsiniz. Üstelik seyretmeye biraz ara verdiğinizde olayları daha tarafsız değerlendirdiğinizi görüp şaşıracaksınız. Ayrıca hüzünlü programların kalbe giden kanı azalttığı da söyleniyor, illa seyredecekseniz bari komedileri tercih edin.

11.   Eğlence için vitrin gezmeyin, bu her türlü eğlenceden daha pahalıya patlayacaktır. Ayrıca ne satın alırsanız alın kasaya girmeden önce yavaş yavaş 10’a kadar sayın ve aldıklarınızı bir daha gözden geçirin, eleme yapmanız gerekebilir.

12. Fazla harcama gerektirmeyen, elinizdekileri değerlendirmeye yönelik hobiler edinin.

13. Armağan olarak kendi ellerinizle hazırlayacağınız yiyecekleri (örneğin kurabiye, kek vs.) şık paketlerle götürün, böylece herkesin zaten eksiksiz olan evlerine bir katkı da siz yapmamış olacaksınız.

14. Kadın dergilerinden uzak durun. Bu dergilerin insanı yeni ve ihtiyacı olmayan bir şeyler almaya yönelttiği pek çok kişi tarafından teyit edilmiş. Çok da severim dergileri, ama doğru söze ne denir.

15. Otomobilinizi satın. Bazen onsuz olmaz gibi geliyor, ama otomobilin taksit, bakım, yakıt, vergi, sigorta, park yeri masraflarını hesapladığınızda, her yere taksiyle gitseniz bile daha karlı çıkacağınızı görürsünüz. Özellikle büyük şehirlerde hiç ihtiyaç yok, adım başı taksiler, dolmuşlar, otobüsler, hatta metro var. Hatta İstanbul trafiğinde sıkışmış beklerken sağınıza solunuza bir göz atın, içinde yalnızca bir kişinin oturduğu yüzlerce otomobil göreceksiniz. Onlardan biri olmamak en azından kirlenmeyi önleyeceğinden çevrenize, daha çok yürüyeceğiniz ve daha az sinirleneceğinizden sağlığınıza iyi gelecektir.

16. Yakınınızdaki küçük marketlerden ihtiyaç duydukça az miktarlarda alışveriş yapmayı tercih edin, mahalli marketler büyük süper marketlerden genellikle daha ucuzdur. Sağlık ve hijyen gibi etmenleri göz ardı etmeksizin marka yerine kaliteye para ödeyin. Yakın yerlerden alışveriş ederken tekerlekli alışveriş arabası kullanmaktan çekinmeyin, daha az naylon torba tüketmiş ve bu çevreci araçla yük taşırken yorulmamış olursunuz.

17. Temizlik malzemelerinde doğala kaçın, artık dünyada pek çok kişi çamaşırlarını rendelenmiş sabunlarla, evde hazırlanmış zehirsiz ve çok ucuz temizlik ürünleriyle yıkıyor. Sirke ve karbonatla harikalar yaratılıyor. Karbonat diş macununu bile aratmıyor. Temizlik masraflarının ne kadar azaldığına, dolaplar dolusu boy boy şişelerden nasıl kurtulduğunuza, çamaşırlarınızın anneleriniz ya da büyükannelerinizin dolaplarını hatırlatan mis gibi sabun kokusuna, bu listenin devamını getirirsek bu yazının ne kadar uzun olabileceğine şaşacaksınız.

18. Son olarak, bir daha hatırlatalım, eski tip ampulleri ekonomik olanlarla değiştirmek elektrik harcamalarını, kullanılmayan odaların kapılarını kapalı
tutmak ısınma masraflarını azaltmakla kalmıyor, çevremiz için de iyi oluyor.

Bunlar örneklerden bir kaçı, herkes başka pek çok yaratıcı ve eğlenceli tasarruf yöntemi ve çözüm üretebilir. İlginç fikirlerinizden bizi de haberdar edin.

Tutumluluk sitelerinden bazıları: Tutumluol, The Frugal Panda, Simple Frugality, Naturally Frugal, Creative Frugality 

8 Comments

  1. Yazının sonuna geldiğimde,hiç de yalnız olmadığımı anladım.Çok küçük yaşımda öğrendim tasarrufu..Mecburen..ve iyi ki..
    İlk hatırladığım kumbaram hangi bankanındı hatırlamıyorum ama kitap şeklindeydi.Yandan anahtarı soktuğunuzda,kitabın kapağı açılırdı. O kırmızı kumbarayı çok uzun yıllar sakladım.Keşke atmasaymışım:))
    Cimrilikle idareli olmak arasındaki farkı anlayamayanlar da okumalı bu yazınızı.
    Paylaşabileceğim ek bir fikir yok ama sizin paylaşımınız için teşekkür etmek istedim.
    Saygılar

  2. ne güzel bilgiler yazmışsınız parça parça bildiğimiz şeyler topluca okuyup değerlendirmek çok iyi oldu teşekkürler

  3. Ece hanım, eski kumbaralarımız gitmiş olsa da en azından görevlerini yerine getirip, öğrenmemiz gerekeni öğretmişler:) Cimrilik ile tutumluluk arasındaki farkı iyi anlatabildiysem ne mutlu.
    Gece, gerçekten de bu yazıyı yazarken ben de bu yöntemlerin pek çoğunu zaten uyguladığımızı düşünmüştüm. Ülkemizi çoğu zaman geri kalmış görüyoruz, ama anlaşılan bizde hala uygulanmakta, yaşamakta olan değerlere tüm dünyada geri dönüş başladığından bu bizim için bir avantaj olabilir.
    Mallacım malum bölüm kızımın gözlerini doldurmuş, inşallah seni de ağlatmamıştır.

  4. Merhaba,
    Bir ilave de ben yapmak istedim.
    19)Freecycle yahoogroup projesine uye olun.
    Freecycle, elinde kullanmadigi esyalar olanlar ile, o esyalara sahip olmak isteyenleri, tamamen ucretsiz olarak e-mail yolu ile birlestirmeye ve geri donusumu arttirmaya calisan, uluslararasi bir projedir.
    Bulunduğunuz şehirdeki yada insanların üye olacağı freecycle yahoogroupa üye olun, yada kurulmadıysa siz kurun.( örneğin büyük bir sitede oturuyorsanız, site içi bu tarz haberleşme grubu kurabilirsiniz)
    örneğin, freecycleistanbul, gayet aktif bir gruptur.

  5. Bazen yorumları gözden kaçırıyor, yanıtlamakda geç kalıyoruz. Bu da öyle olmuş, özür diliyoruz.
    Freecycle’ı ilk defa duymuş, öğrenmiş olduk,güzel ve yararlı katkı için çok teşekkürler Cemile hanım.

    • kumbara deyince zumbara geliyor benim aklıma artık.
      http://www.zumbara.com a üye olun, ücretsiz hizmet alın, ücretsiz hizmet verin.
      Bir saat iş yaptığınızda, bunun karşılığı TL değil, ömrünüzden giden bir saattir.
      Bu mantıkla, birine bir saat hizmet verdiyseniz, sistem de size 1 saat hizmet alma hakkı veriyor.

  6. Bütün ev aletlerinin kullanma kitapçıklarını iyice okuyun. Bu cihazların doğru kullanılması enerji tasarrufu sağlar. Derin dondurucuya gerçekten ihtiyacınız yoksa kullanmayın. BUzdolabı kapsını mümkün olduğunca az açoın ve buzdolabı yakınında ısı kaynağı olmasını engelleyin Buzdolabının güneş görmesini engelleyin. Eve klima takmak yerine güneşin girmesini engelleyen sundurma veya güneşlik yaptırın. Klimanız var ise periyodik bakımlarını ihmal etmeyin

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*